Çocukluğum, tütün tarlalarının kıyısında, anneannemin gizemli masallarının heyecan verici ovalarında, hayaller dünyasında geçti. Yani masalları çok severim. Hele ki eğretilemeli hayvan masallarıyla, insanlara asırlardır bilgelik dolu anlatılar aktaran büyük masalcıların yeri özeldir.
La Fontaine'in de etkilendiği, insanlığın en efsanevi, en eski masalcısı Ezop'tur (Aisopos).
Evvel zaman içinde, İÖ 620'de Frigyalılar'ın yurt tuttuğu Panormos'ta (Bandırma) yaşadığı da öne sürülen Ezop'un, hayatına ilişkin çok fazla anlatı vardır. Ezop'un Trakya'da, Samos Adası'nda, Mısır'da yaşadığını savunanlar da olmuştur. Ezop, örneğin tarihçi Herodot'a göre Firavun Amasis zamanında, Samos Adası'nda yaşamıştır. Yine Herodot'a göre Ezop, bir köledir. Ezop'un masallarının ilk derlemesinin de, Atina'da İÖ 300 yıllarında yapıldığı bilinmekte. Masalları günümüzde bile hala eskimemiştir. Gelin birkaç örneğe bakalım:
***
Kurdun biri bir tarladan geçiyormuş, boydan boya arpa görmüş. Kurt ne yapsın arpayı! Yiyemez ki! Bırakıp gitmiş. Yolda önüne bir at çıkmış. Onu görünce:
"Ben de seni arıyordum" demiş. "Şurada arpa buldum, ama yiyemedim, sana sakladım, bayılırım senin dişlerinin gıcırtısına. Gel, sen ye, ben de seyredeyim."
At, kanmamış bu sözlere:
"Yahu" demiş, "Ben kurtları bilmez miyim! Sen arpa yiyebilseydin karnını doyurmak zevkini bırakır da, kulaklarının zevkini düşünür müydün!"
"Yaratılışlarından kötü olanlar, kendilerine iyilik ediyormuş gibi bir süs verseler de, yine kimseyi kandıramazlar" demek istiyormuş Ezop.
***
Yine bir başka Ezop masalı:
Tilki çok acıkmış ve bir bağa girmiş. Üzümlerin iştah açıcı görüntülerine bakarak karnını doyurmak istemiş.
Ancak, bir türlü yetişip de, o güzelim üzümlerden koparıp yiyememiş.
Bu sefer de, "Önemli değil canım, nasıl olsa zaten hepsi ekşiydi" demiş.
Bu minik masalın sonunda da;
"Elde edemediğimiz bir şeyi kötülemek çok kolaydır" diye ekliyor Ezop. Gerçekten de hala öyle değil mi, insanın genel tavrı.
***
Bu da bir başkası:
Bir adam ile bir aslan, birlikte yolculuk ediyorlarmış.
Hangisinin daha cesur ve güçlü olduğu konusunda tartışmaya başlamışlar. Yolda, bir aslanı boğan bir adam heykeline rastlamışlar.
"Görüyor musun!" demiş adam, aslana:
"Bu heykel, insanın daha üstün olduğunun en iyi kanıtı değil mi!"
"O senin yorumun" diye cevap vermiş aslan ve devam etmiş: "O heykeli bir aslan yapsaydı, aslanın pençesinde en az yirmi insan olurdu."
"
Hiç büyük konuşmayın" diyor Ezop, bu masalın mesajında...
***
Ezop'un bir başka ünlü masalı da, "Kral Arayan Kurbağalar" adını taşır.
Atina'da bir dönem kent halkının nefret ettiği Pisistratus adlı kral hüküm sürmektedir. Bu dönemde Atina'ya giden Ezop'un, gelecek yeni bir kralın, eskisini aratacağını göstermek için, halka "Kral Arayan Kurbağalar" masalını anlattığı öne sürülür. İşte o masal da şöyledir:
Bir zamanlar, başlarında kimse bulunmadığı için rahatları çok kaçan kurbağalar, tanrı Zeus'a başvurarak ondan kendilerini yönetecek bir kral istemişler. Zeus, böyle bir istekte bulunmanın budalalık olduğunu, çünkü kralsız da kendi kendilerini yönetebileceklerini düşünüyormuş. Göle bir kütük fırlatarak, "Alın, işte sizin kralınız bu" demiş. Kurbağalar kütüğün suya çarpınca çıkardığı sesten ürkerek önce sağa sola kaçışmışlar.
Sonra kütüğün kımıldamadığını görünce, yavaş yavaş yaklaşmışlar, giderek yüreklenip üzerinde hoplayıp zıplamaya başlamışlar.
Durumları rahatmış ama aslında düşledikleri de böyle bir kral değilmiş. Bu yüzden yeniden Zeus'a çıkarak bu işe yaramaz kralın yerine, doğru dürüst bir kral göndermesini istemişler. İkide bir rahatsız edilmek Zeus'un hiç hoşuna gitmiyormuş. Bu kez kurbağalara krallık etmesi için bir leylek göndermiş.
Leylek göle varır varmaz, gagasıyla yakaladığı kurbağaları birer birer yutmaya başlamış.
Bu masalla Ezop, Atinalılar'a yeni gelecek bir kralın, eskisini aratacağını, sahip olduklarıyla yetinip, yakınmamalarını anlatmak istemiş.
***
Yine günlerden bir gün Zeus tilkinin zekasına, becerikliliğine hayran olmuş. Çok düşünmeden onu hayvanların kralı ilan etmiş. Ama Zeus'un aklı karışmış; "Bu hayvanı böyle yükselttik ya; bakalım huyu değişti mi, tamahından vazgeçti mi?" diye merak etmiş.
Yeni kral, tahtırevanına kurulmuş geçerken, Zeus bir tonuzlan böceği uçuruvermiş.
Tilki böceği görünce dayanamamış, halini şanını düşünmeden yerinden fırlamış, ille yakalamak istemiş. Zeus bunu görünce kızmış. Krallığı tilkinin elinden alıp, yine eski haline çevirmiş.
"Soysuzu giydir, kuşat, istediğin kadar yükselt; huyunu asla değiştiremezsin. Bu masalda da işte bunu anlattım" diyor insanlığa Ezop...