Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SÖZÜN ÖZÜ ÜNAL ERSÖZLÜ (EGE)

Sıcacık Ege filmi

Yüksel Aksu, başarılarıyla onur duyduğum bir dostum. Sevgili Yüksel Aksu'yu İzmir'de Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sinema Televizyon Bölümü'nde öğrenci olduğu, 1980'li yılların sonunda tanımıştım. O günlerde çizdiği kişilik portresi, entellektüel hayata ilgisi, çalışkanlığı, zekası, yaratıcılığı ve bizi hep gülümseten ironisiyle, gelecekte çok iyi bir sinemacı olacağının işaretlerini veriyordu. Okuduğu okulda yüksek lisans yapan Aksu, yıllarca uğraştığı kısa filmler, tv dizilerinde yönetmenlik deneyimi, çektiği belgeseller ile kendisini olgunlaştırdı. Sinemada ilk güzel, çarpıcı örneği, 2006 yılında yapımcı, yönetmen, senarist olarak gerçekleştirdiği "Dondurmam Gaymak" ile verdi. Uzun bir süredir "Entelköy Efeköy'e karşı" adındaki senaryosunu yine kendisinin yazdığı, yeni bir Ege filmi üzerinde çalışıyordu. İstanbul'da filmin senaryosunu anlattığında, dostlarla kocaman kahkahaları paylaşmıştık.

ÇARPICI HİKAYE
Önceki akşam, İzmir Sineması'nda Yüksel Aksu'nun 'meramını' çok net anlatan filmini izlerken, sevgili dostum ile yine gurur duydum. Muğla, Ula doğumlu (1966) Yüksel Aksu'nun hayatı, çocukluğundan beri ince bir mizahla yoğrulmuş. Çocukluğu yaz tatilini sürdürdüğü yörük köylerinde geçmiş. Özellikle o yöreye ait, Ege'nin güzelliklerini barındıran Ege şivesini iyi içselleştirmiş. Aksu'nun yeni filminde de, tanınmış bazı oyuncular dışında, yine Ege köylüleri oynuyor. Yine insanı gülümseten 'şive', filmin tüm diyaloglarında ustaca öne çıkıyor. Filmin hikayesi çarpıcı, bir yanda 'modern şehrin' karmaşasından, filmin anlatımıyla 'egzoz'undan kaçarak, yeni bir hayat kurmaya çalışan insanlar, diğer yanda önce onlara kucak açan, ama sonra farklı nedenlerle yine onlarla çatışan köylüler var. Doğaya dönüş ütopyası ile köylülerin doğal kurnazlıkları, arayışları arasındaki çatışmanın ortasına, bir termik santral hikayesi de giriyor. Film hem 'entel olarak' adlandırılan insanlara, hem 'köylülerin sevimli kurnazlıklarına' eşit mesafeden, onları anlayarak, empati yaparak yaklaşıyor. Film, o insanları hem eleştiriyor hem de içerden bir yerden, tümünü severek, şefkatle, adalet duygusuyla irdeliyor.

DOĞA SEVGİSİ

Eşek, filmin simge hayvanı olmuş. Gerçekten de sempatik. Yüksel Aksu, senaryoyu yazarken, Beşparmaklar Dağları'nda azad edilmiş, sahipsiz eşeklerin olduğunu anlatıyordu. Bu durumdan etkilenen Yüksel, çok iyi yaparak, 'eşeği' filmin sembol hayvanı haline getirmiş. Ayrıca bu film aracılığıyla öğreniyoruz ki; 'eşek nesli azalma ile karşı karşıyaymış'. Aksu'nun filminde, doğa sevgisi, çevre duyarlılığı ön planda. Doğa sevgisi, tüm siyasal çatışmaların ötesinde, ortak bir değer olarak öne çıkmış. Filmde güzelim Milas türkülerine ve Aşık Veysel'e yapılan göndermeler de, çok başarılı. En iyisi size filmi fazla anlatmamak. Hem çok sık güleceğiniz, bazen gözlerinizin hafifçe nemleneceği, bazen zeki, yaratıcı ironik sinema dili karşısında şapka çıkaracağınız; sıcacık, hümanist bir Ege filmiyle karşılaşacaksınız. Filmi, insanlarını, entelleri, köylüleri, oldukları gibi çok seveceksiniz. En iyisi zaman ayırıp izleyin.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA