EXPO 2020 sürecinde, adaylık başvuruları için dün son gündü. Dün sabah Paris'teki BIE merkezini bir heyetle ziyaret eden Birleşik Arap Emirlikleri'nin Dubai kenti de, uzun süreli toplantı sonrasında, EXPO 2020'ye resmi başvuran son kent oldu. Haber, EGELİ SABAH'a akşamüstü saatlerinde ulaşmıştı.
Böylece EXPO 2015'i Milano'ya kaptıran İzmir, 2020 adaylığında Tayland'ın Ayutthaya, Brezilya'nın Sao Paulo, Rusya'nın Yekaterinburg kentlerinden sonra, Dubai gibi güçlü bir rakiple daha karşı karşıya kaldı.
Daha önce yazdığımız gibi rakipleri küçümsememek gerekli.
Ama rakipleri küçümsemeden, başka pencereden bakıldığında; konuya, doğru, yeni açılımı Binali Yıldırım getirdi.
Önceki akşam Ege TV'de, meslektaşlarımız Gönül Soyoğul, Nedim Atilla, Ümit Yaldız'ın hazırladıkları "Söz Meclisten İçeri Programı"na Ankara'dan katılan Ulaştırma Bakanı ve İzmir Milletvekili Binali Yıldırım, rakiplerin çokluğunun İzmir için bir avantaj olacağını vurguladı.
Yıldırım'ın "Kazanmamamız için hiçbir neden görmüyorum. Dört tane daha aday olması bizim için olumsuzluk değil, avantaj. Almamız gereken oy sayısı azalacak ve bölünecek. Bu durum da avantajımız.
Adaylarımız içinde, İzmir kadar bu işe uygun ve en yakın bir aday göremiyorum" sözleri çok önemliydi.
***
Hükümette, son yıllarda çok etkin, icracı, başarılı bakanlık süreciyle öne çıkan Binali Yıldırım'ın, açıklamalarında tanık olduğum EXPO heyecanı içimi daha da rahatlattı. Siyasi iradenin, üstelik bütün gücüyle, başta Başbakan Erdoğan, Binali Yıldırım ve Ertuğrul Günay olmak üzere, tüm olanaklarla EXPO adaylığına destek vermesi, büyük avantaj. Binali Yıldırım, EXPO kararnamesini de
'yıldırım' hızıyla geçirmişti. Yıldırım'ın önceki akşam meslektaşlarımıza yaptığı açıklamalardan, şimdi daha net analiz edebileceğimiz nokta, EXPO 2020 sürecinin perde arkasındaki en etkin patronunun Binali Yıldırım olduğu. İcracı kişiliği, tamamen iş yapmaya endeksli sağduyusu, başında bulunduğu bakanlığın çok etkin roller taşıması nedeniyle, Binali Yıldırım'ın bu EXPO sürecindeki etkin patronluğu, İzmir için önemli şans. Binali Yıldırım'ın Yönlendirme Kurulu konusundaki duyarlılığı da takdir edilmeli. EXPO kararnamesi, yaklaşan Paris sunumu nedeniyle kabineden hızla çıkarılırken, 27 kişilik bir Yönlendirme Kurulu oluşturulmuştu. O hızlı süreçte,
(zaten kesinlikle iyi niyetle atlanıldığına) unutulduğuna inandığım bazı önemli kurumların Yönlendirme Kurulu'nda olmamasına, ilk kez bu köşeden üst üste iki yazıyla dikkat çekmiştim.
***
Sonrasında o kurumların temsilcileri de, tepkilerini düzgün bir üslup ile dile getirdiler; ama öncelikle EXPO'nun İzmir başarısının önemini vurguladılar. Binali Yıldırım, İzmir'i yakından takip ediyor, bu eksikliği gidermek için hemen adım atmış.
EGE TV'deki açıklamalarında, aralarında ESİAD ve İZSİAD'ın da bulunduğu yeni bazı kurumların, ek kararname ile kurula dahil edilmek üzere olduğunu belirtti. Sevindirici.
EXPO konusunda kentin kurumlarının kenetlenmesi değer taşıyor. Yıldırım'ın, İzmir'in EXPO'yu alacakmış gibi son ana kadar tüm gayreti göstereceklerini söylemesi de önemli.
"EXPO 2020 İzmir'in kalkınması" diyen Yıldırım, kentin
'evrensel marka şehir özelliği' kazanacağına da dikkat çekti. Yıldırım'ın, EXPO sürecine, 2013 ve sonrası için bütünlüklü bakışı ve söyledikleri de dikkat çekiciydi:
***
"2020'ye kadar belirlenmiş takvimde ciddi çalışacağız. Gerek şehir içinde altyapı projeleri gerekse İzmir'i, Ankara'ya, İstanbul'a, Akdeniz'e ve Avrupa'ya bağlayacak projeleri gerçekleştirme fırsatı olacak. Bu projeleri hızlı şekilde tamamlayacağız.
İzmir'in sağlık altyapısı gelişecek. Programımızda iki tane büyük şehir hastanesi var. İzmir Türkiye'nin 3. büyük şehri ve 8 bin 500 yıllık tarihe sahip, ancak konaklama kapasitesi sadece Antalya'nın Belek Beldesi kadar bile değil."
Evet, konaklama kapasitemiz, Belek ya da Kemer kadar bile değil! Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın diğer tespitlerinin değerlendirilmesi ise bir başka yazının konusu.