Uğur Yüce, geçmişten bugüne, İzmir'de önemli görevler üstlenmiş, saygı duyduğumuz, entellektüel bakış açısına sahip, birikiminin farkında olduğumuz, iyi yetişmiş, derinlikli, değer verdiğimiz bir ağabeyimiz. Önceki gün Yüce'nin "değerli dostlarım" seslenişi ile bir önerisi mail ortamında elimize ulaştı, çok sayıda dosta ulaştığı gibi. Uğur Yüce gibi değerli biri, kişisel öneride bulunduğunda, bu söylemi doğaldır kenti ilgilendirir. Sevgili Yüce, İzmir için geçmişte de konuşulduğunu anımsadığım bir öneriyi, yeniden gündeme taşımış.
***
Yüce diyor ki;
"İzmir için en ideal ve çılgın proje, İzmir'i serbest şehir ilan etmektir."
Serbest bölge uygulamasının şehrin tümünü kapsaması,
'serbest şehir' anlayışını getiriyor.
Serbest şehir, bir ülke sınırlarında, üretim ve ihracat artışını amaçlıyor; diğer şehirlerden farklı tanınan
'teşvik ve imtiyazlar' ile tüm işlemlerde dış ticaret, gümrük ve çok sayıda mali mevzuatın, ayrıcalıklı uygulandığı alan haline geliyor.
Bu uygulamanın temelleri, Eski Yunan'a ve Roma dönemine kadar gidiyor. Günümüzde ise Hong Kong ve Singapur en iyi örneklerden; vergi avantajlarıyla Dubai de incelenebilir.
Yine Ortadoğu'nun finansal merkezlerinden biri olmayı başaran Bahreyn de, incelenecek örnekler arasında. Hong Kong'ta Çin Halk Cumhuriyeti'nden bağımsız vergi politikası izleniyor. Kent Asya'nın en büyük serbest pazarı ve limanı konumunda; aktif ticaret, endüstri ve turizm merkezi.
***
Sevgili Yüce'nin önerisi üzerinden, İzmir'de sıkça rastladığımız bir tutumu, hoşgörüsüne dayanarak eleştireceğim; öncelikle konuyu kamuoyuna sunma yönteminde ciddi eksiklik var. Birincisi, bu kentin Yüce'nin de üyesi olduğu, Başkanlar Kurulu'ndan Kalkınma Kurulu'na kadar çok sayıda kurulu var. Eğer bunların işlevi varsa, bu tür öneriler önce oralarda tartışılmalı. İşlevi yoksa, hakikatten kendimizi kandırmayalım, bu kurullar acilen dağıtılsın.
İkincisi, sevgili Yüce, yerel yönetim projelerinin ve son seçim döneminde önerilen 35 projenin, İzmir için
"dünün projeleri" olduğunu belirtmiş.
Diyelim ki öyle; fark eder mi? Kanımca artık İzmir'e
"dünün uygulanmayan projeleri" değil, "bugünün,
'düne de ait' olsa, uygulanan projeleri" lazım.
Gayet basit:
'İş' lazım.
'Çalışmak' lazım.
***
Üçüncüsü en iyisi, bu
'çılgın proje' söyleminden hep birlikte bir an önce vazgeçmek!
Bütün projeler, yeter ki
'çılgın değil de' , 'yapılan, hayata geçirilen projeler' olabilsin.
Dördüncüsü;
'İzmir serbest şehir ilan edilsin' önerisi doğru olabilir. Elbette önce yukarıda saydığımız kurullarda tartışılmalı. Ciddi projelendirilmeli.
Ardından kentin gündemine taşınmalı. Ayrıca daha 15-20 kilometrelik metrosunu bile bitirememiş, Gazi Mustafa Kemal'den bu yana
'kongre şehri' hedefi konulup, hala adam gibi kongre salonuna sahip olamayan; fuarcılıkta belirlediği yeni alanının temelini bile atamamış; kentsel dönüşümünü henüz tamamlayamamış; turizmde yeterli yatak sayısı bulunmayan; alt yapıda hala sıkıntılar yaşayabilen; hala kent içi stat tartışmaları yapılan, limanındaki sorunları çözmemiş, ortak vizyonda birleşmeyi hala başaramamış; hiçbir yerde bulunmayan zenginlikteki tarihsel mirasını ise yeni yeni gün ışığına çıkaran bir şehir; bırakalım da önce lütfen,
'dünya standartlarında bir şehir' olsun; ondan sonra da
'serbest şehir'.
***
Bir de en önemlisi; İzmir EXPO 2020 sürecine kilitlenmişken; bu hedef küresel zincire eklemlenmekte şehir için ciddi değişim fırsatı olarak görülürken; şehrin 2013 yılına kadar elinden gelenin en iyisinin de üstünü yaparak, EXPO 2020'yi düzenleme hakkını elde etmesi gerekirken; üstelik EXPO Paris sunumuna da, şunun şurasında bir ay kalmışken; bir de
'serbest şehir' tartışmasını gündeme taşımak, bu şehir için doğru iş değil. Yeter ki EXPO 2020'yi düzenleme hakkını kazanalım.
(Elbette kazanamaz isek de dünyanın sonu sayılmaz.) Ama kazanacağımıza inanalım, şansımız çok yüksek ve ciddi bir strateji izleyelim. Çok çaba gösterelim.
İşte o zaman, yani 2013 yılı sonrası kazanılmış EXPO sürecinde, hep birlikte İzmir'in
'serbest şehir' olması için, şehir kamuoyu bu noktada ortak görüşe varır ise çalışırız. Çalışmalıyız.
Çünkü İzmir'de yapılması gereken çok iş var.