Egeli Sabah'ta pazartesi günü 'konuk yazar' olarak, Prof. Dr. İlhan Tekeli'nin bir köşe yazısı yayınlandı. İlhan Tekeli, ODTÜ'nün efsanevi hocalarından sayılır; farklı çevrelerden insanların ortak saygısını kazanmış değerli bir bilim insanıdır. Şehir ve bölge plancılığında çok parlak bir isim olarak bilinir, ama sosyal bilimlerin tüm alanlarında yetkinleşmiş, Tarih Vakfı'nın kuruculuğunu yapmış, kent sosyolojisinde yaklaşımlar üretmiş, saygın isimdir. (Bu girişi, sadece İlhan Tekeli'nin özelliklerini, siz sevgili okurlara bir kez daha anımsatmak için yaptım.) İlhan Tekeli, yazısında yine yeni bir pencere açmıştı. Umarım İzmir'i ve Ege'yi yöneten etkin isimler, bu yazıyı okumuşlardır. (Kaçırdılar ise Sabah e-gazete internet üzerinden bulup okuyabilirler.) Sevgili İlhan Hoca, bilgi toplumunun yeniden yapılanması ile Türkiye'deki değişim sürecinin, özellikle metropolitan kentlerin artık 'kentsel bölgeye' dönüşmeye başlamalarıyla, kendisini daha somut hissettirdiğini bize anlatıyordu. Tekeli'ye göre, bu dönüşüm esas olarak İstanbul ve İzmir'de gerçekleşiyor. Yeni açılan ve üzerine düşünülecek ciddi bir pencere.
***
İlhan Tekeli, Ege Bölgesi'nin artık İzmir odaklı bir
'kentsel havza' olduğunu vurguluyor. Aslına bakarsanız bu yeni bakış açısının ışığı hem İzmir ve bölgeyi yönetenler arasında hem de İzmir medyasında biraz eksik gibi. Belki de özellikle sorunlara İzmir odaklı bakarken, bölgenin tümünü
'kentsel bir havza' olarak görmek hem sorunların çözümünde hem de bölgenin ve kentin dönüşümünde, tüm yurttaşlara bir kolaylık sağlayacak. Yani bu yeni, doğru pencereyi, gündelik hayatın içine taşıyabilmeyi becermeliyiz. Aynı yaklaşımın benzerine, Koç Üniversitesi'nden değerli bilim insanı Prof. Dr. Fuat Keyman'ın, "
İzmir: Mazereti Olmayan Kent" adlı alan araştırmasında da rastlamıştım. Fuat Keyman da, İzmir'i incelerken şehrin aynı zamanda
'ekonomik kalkınmanın' 'Ege Kent Havzası' olmaya aday olduğunu vurguluyordu. Kanımca birbiriyle örtüşen değerlendirmeler. Bu ve benzeri bakış açılarını, İzmir odaklı, nasıl geliştirerek, gündelik hayata taşıyabiliriz? Bu soru, İzmir ve Ege için, çok önemli bir sorudur.
***
Her ne kadar uzun yıllardır ciddi faaliyet gösteren, bazen canlanan, dönem dönem koşullar nedeniyle uykuya yatan
Ege Ekonomiyi Geliştirme Vakfı gibi, değerli bir örgütlenme elimizde olsa da, İzmir ve Ege'de kamusal alanda çalışanların, medyanın, bu bütünü bir kentsel havza olarak görme, buna göre konumlandırma yaklaşımları yok. Bu somut yaklaşımı, gündelik hayatta sadece iş üreten, ihracat yapan, kurumlarla, yani iş dünyasıyla ilgili görebiliriz. Çünkü hayat, onlara böyle bir bakış açısını zorunlu dayatıyor .Örnek verelim:
İzmir'in EXPO 2020 sürecinde ne derece sağlıklı bir bölgesel bakış açısına sahibiz? Örneğin Manisa, EXPO 2020 ile ilgileniyor mu? Ya da umurunda mı? Ya da Denizli ya da Aydın ya da Muğla ya da Ege'de turizmin sürükleyici lokomotifi Bodrum EXPO 2020 süreciyle ilgileniyor mu? EXPO 2020 eğer kazanılırsa, Ege Bölgesi'ne neler getirebileceği konusunda, bölgeyi etkileyen kanaat önderleri düşünüyorlar mı?
Birbirimizi kandırmayalım. Kimse böyle düşünmüyor. Ya da düşünülüyor da, biz bilmiyoruz. İzmir'den bütüne bakıp, İzmir'i Ege Bölgesi'nin kent havzası olarak kurgulamak, tasarlamak, buna uygun bakış açıları geliştirmek, işbirliği projelerini çoğaltmak, bir vizyon işi. İzmir'de bu vizyon olmaz ise Ege'nin diğer kentlerinde hiç olmaz.