Hüzün verici, buruk bir ülke olduk sanki. İnsanları, hiç 'eleştiri' sevmeyen... 'Başkası'na hiç tahammül etmeyenlerin ülkesi...
Üstelik solcusunda da aynı eğilim, sağcısında da aynı...
Ortadakinde de, kıyıdakinde de... Bir de 'kendisini solda sanan', ama gericilikte kitlenmiş, özündeki 'sağcılığının' bile farkında olmayan 'solcusu' yok mu? O zaten ayrı trajedi.
Sadece "benim dediğim doğrudur" diyen...
Hoşgörüyü reddeden...
Bilgi fukarası olan...
Öfke üreten... Hırsı gözüne yansıyan...
Kendisi dışındaki herkese 'öteki' gibi bakan...
Koltukları hep ömürlük gören... Bir fikrin, değişimin kendisiyle değil de; sadece kendi koltuğuyla ilgilenen insanların ülkesi oldu sanki Türkiye...
Bazen bu manzaralar yoğunlaştığında, insanın içi acıyor.
Şeyh Edebali'nin, Osmanlı Devleti'nin kurucusu ve damadı Osman Bey'e öğütlerini, kendimize, toplumumuza, hepimize, yeniden hatırlatmakta yarar var sanki.
Nasıldı o öğütlerin bütünü?
Belki bu öğütler üzerine, yeniden düşünür herkes.
Bu güzel pazar gününe, 'herkesin birbirini ötekileştirdiği' günümüz için, içimden sadece bu kadar yazmak geliyor. Gerisini, hepimize seslenen Şeyh Edebali'den okuyalım hep birlikte:
"Ey oğul sen artık beysin!
Bundan sonra öfke bize, uysallık sana.
Gücengenlik bize, gönül almak sana.
Suçlamak bize, katlanmak sana.
Acizlik bize, hoş görmek sana.
Geçimsizlik, anlaşmazlık bize, adalet sana.
Kötü söz, haksız yorum bize, bağışlamak sana...
Ey oğul, sabretmesini bil, vaktinden önce çiçek açmaz.
Şunu da unutma; insanı yaşat ki devlet yaşasın.
Ey oğul, işin ağır, işin çetin, gücün kula bağlı.
Allah yardımcın olsun...
Güçlüsün, kuvvetlisin, akıllısın, kelamlısın!
Ama; bunları nerede, nasıl kullanacağını bilmezsen
Sabah rüzgarında savrulur gidersin...
Öfken ve nefsin bir olup aklını yener.
Daima sabırlı, sebatlı ve iradene sahip olasın!
Dünya, senin gözlerinin gördüğü gibi değildir.
Bütün bilinmeyenler, fethedilmeyenler,
Görünmeyenler, ancak sen faziletli ve
Ahlaklı olursan günü ışığına çıkacaktır.
Ey oğul! Ananı, atanı say!
Bereket büyüklerle beraberdir.
İnancını kaybedersen, yeşilken çöllere dönersin.
Açık sözlü ol! Her sözü üstüne alma!
Gördüğünü görme! Bildiğini bilme!
Sevildiğin yere sık gidip gelme!
Ey oğul! Üç kişiye acı:
Cahil arasındaki alime;
Zenginken fakir düşene;
Ve hatırlı iken itibarını kaybedene.
Ey oğul! Unutma ki,
Yüksekte yer tutanlar,
Aşağıdakiler kadar emniyette değildir.
Haklıysan mücadeleden korkma."2