SABAH'ın 2 Ekim 2004 sayısında yer alan haberde, Cumhurbaşkanı Sezer'e atfen şöyle bir başlık vardı: "Sezer: Ilımlı da olsa din demokrasiyle bağdaşmaz". Bu başlık belli ki, haberi yazanların seçimi idi. Oysa haberin içeriğini okuduğumuzda Cumhurbaşkanı Sezer'in böyle bir ifade kullanmadığı anlaşılmaktadır. Cumhurbaşkanı'nın söylediği şöyledir: "İster 'ılımlı', ister 'köktenci' olsun, din devleti ile demokrasinin bağdaşması olanaksızdır ve bu iki rejimin yan yana getirilmesi tarihe ve bilime ters düşmektedir." Haberin başlığından yanlış anlamalar çıkarılabilir. Örneğin, "Din demokrasi ile bağdaşmaz" ifadesinden, "demokratik ülkelerde din olmaz" anlamı gibi... Oysa bütün dinlerin ilke ve kurallarında ya da inanç sistemi içinde demokrasi ile bağdaşan pek çok yan bulunabilir. Ama dini kural ve ilkeleri yönetime esas alan bir din devleti ile demokrasinin bağdaşması olanaksızdır. Bence Cumhurbaşkanı'nın dediği budur.
Ülkemizde, dün olduğu gibi günümüzde de, laiklik ile din arasında yaşanan uyuşmazlığın nedeni, demokratik ilkelerin tam olarak uygulanamamasıdır. Avrupa Birliği'nin kapısında olduğumuz şu günlerde, kağıt üzerine geçirilen demokratik ilkeler, uygulama aşamasında hala "uyuşulmayan ilkeler" durumundadır. Bunun bir nedeni, dini dinsel devlet ideolojisi haline getirmek isteyenlerin demokrasiye ve laikliğe hoşgörü ile bakmamaları ise bir başka nedeni demokrasi ve laiklik yanlılarının, bu iki olguyu yeterince anlatamamalarıdır. Türkiye'nin önünde yeni bir dönem açılmıştır. Bu dönemde İslam dini ile demokrasi uzlaşacak gibi görünmektedir. Amaç, demokrasiyi ve dini birbirine zarar vermeden yaşatmak olmalıdır. Bunun için herkesin dikkatli olması gerekir; haberlere başlık atarken bile... Dr. Şerafettin YAMANER - İSTANBUL