Milli Eğitim Bakanı kurmayları ile birlikte üzerinde aylardır çalıştıkları yeni müfredat programını kamuoyuna basın yoluyla açıkladı. 38 sivil toplum kuruluşu, 53 akademisyen, 493 müfettiş tarafından hazırlanan, öğrenci ve velilerin de görüşü alınan müfredat ve sistemde, öğretmen faktörüne maalesef fazla değinilmemiştir.
Milli Eğitim sisteminde başrol oynayan, adeta bir orduyla hazırlanan, ortaya konan malzemeleri yemek yapacak olan aşçılar öğretmenler değil mi? Cumhuriyet tarihinin en büyük bütçesinin ayrıldığı Milli Eğitim Bakanlığı'nda, eğitim neferlerine, geleceğin neslini yetiştirecek öğretmenlere düşen bir pay yok mu? Yeni müfredatın AB'ye uyumlu olduğu söyleniyor. Peki AB'deki öğretmenlerin özlük hakları, sosyal yaşamları ile Türkiye'deki öğretmenlerin acaba aynı mı Neden bu önemli durum, farklılık görmezlikten geliniyor?
Ülkemizde bir öğretmen hala aylık ortalama 600 milyon lira almaktadır. Ay başını nasıl getireceğini, evini nasıl geçindireceğini, kirasını nasıl vereceğini düşünen öğretmen, acaba bu yeni, çağdaş, AB uyumlu müfredata nasıl konsantre olacak, uygulamak için ne kadar çaba gösterecektir Sözün özü şudur ki; AB uyumlu, yeni, çağdaş eğitim siteminde öğretmen faktörü ve onların özlük hakları da mutlaka dikkate alınmalıdır. Umarım,eleştirilere açık olduğunu söyleyen, öğretmen kökenli Sayın Bakanımız da bu yapıcı eleştirileri duyar, öğretmenlerin duygu ve düşüncelerini, içinde bulundukları sıkıntılı durumu dikkate alır.
Unutulmamalıdır ki, malzeme ne kadar kaliteli olursa olsun, onu kullanacak, yemek yapacak olan aşçılar öğretmenlerdir. Lütfen yemekler çöpe dökülmek zorunda kalmasın...
Gökhan POLAT (Eğitimci)