Erzurumlu aile İstanbul'a göçmüş... Aradan yıllar geçmiş. Artık "İstanbullu sayılır" olmuşlar. Konuşmaları "İstanbul şivesine" uymuş.
Ama... Ara sıra... "Dil sürçmesi" oluyor ve "şive" Erzurum'a kayıyormuş. Örneğin... Ziyaretine gittikleri dostlarının kapısına "şöyle not" bırakıyorlarmış:
- Geliyoruz, gidiyoruz, fakat sizi bir türlü evde bulamirıh.
Bizim siyasetçilerin "durumu" da böyle.
"Diyalog" diyorlar, "Uzlaşma" diyorlar, "Barış dili" diyorlar.
Ama sonra... "Ağızlar" bozuluveriyor:
- Şerefsiz... Hain... Müfteri... Namert.