Turgut Özal... Güçlü Başbakan'dı... Partisi tek başına iktidardı. O bile "dinleniyordu."
Önemli konuları "konutun bahçesinde" konuşuyordu... Çok acı... İnanılmaz... Ama gerçek. Hasan Celâl Güzel... Özal'ın müsteşarıydı.
"Dinleniyordu."
Dinlendiğini de biliyordu.
Bir gün... Telefonda konuşurken... "Beni dinleyenin de... Dinletenin de... Bu dinlemeyi kaydedenin de... Dinleme kaydını çözüp kâğıda dökenin de... Anasını... Avradını" demişti de...
Ertesi gün bir "ziyaretçisi" gelmişti:
- Efendim ben emir kuluyum... Rahmetli anama ne diye sövdünüz?