Sene 2006... Kızılay Genel Başkanı Tekin Küçükali'nin odasına bir ziyaretçi girdi.
Almanya'dan geldiğini söyledi.
"Bin 200 işçi çalıştıran" bir fabrikası varmış.
Eşi "kanserden ölmeden önce" vasiyet etmiş:
- Neyim varsa Kızılay'a bağışlansın.
Kızılay yönetimi adamı dinledi...
Herkes duygulandı.
Ama... Adamın "küçük bir sorunu" vardı:
- Biraz önce yolda cüzdanımı çaldırdım... Yarın kızım Almanya'dan gelecek... Onunla birlikte Kızılay'a bağışı yapacağız...
Bana, yarına kadar yatacak otel ve yemek parası...
Tekin Küçükali "uyanık...
Numarayı yutmadı."
Adamı "başından savdı."
Kızılay, Başkanlık Başdanışmanı Deprem Dede ise "saf... Adama inandı."
Cebinde ne varsa adama verdi.
Sonuç mu?...
Prof. Işıkara'nın parası "kuş olup uçtu gitti."