Bugün madem "hediyelerden...
Eski afişlerden... Tutanaklardan" söz ettik.
Öyleyse devam.
Bir "hikâye" daha anlatalım.
Siyasetçiler bazen "birbirlerine", bazen de "medyaya" kızarlar ya...
"Sen bana hakaret ettin... Şeref ve haysiyetimle oynadın" diye tazminat davası açarlar ya...
Geçmişte (1924), bir milletvekilinin (Kozan Milletvekili Ali Saip Bey) kafası bozulmuş.
"Avukat tutmaya, mahkeme mahkeme dolaşmaya ne gerek var" demiş.
Ve Meclis'e bir "kanun teklifi" vermiş.
"Şeref ve haysiyeti yaralayan yayın yapıldığı takdirde düello edilsin."
Şaka falan yapmıyoruz... Gerçek.