Tek parti (CHP) döneminde İstanbul Valisi idi.
CHP milletvekilliliği de yaptı.
Ardından Demokrat Parti'den milletvekili seçildi.
27 Mayıs 1960 ihtilalinden sonra Yassıada'da yargılandı.
Mahkemede "ayakta duramayacak kadar" hastaydı... Acilen hastaneye götürülmesi gerekiyordu.
***
17 Şubat 1961'de... Mahkemenin huzurundayken... Elindeki kulaklığı ve gözlüğü yere düştü... Sonra kendisi... Önündeki su bardağı devrildi, kırıldı... Sular üstüne saçıldı.
Ve oracıkta öldü.
***
Mahkeme
"bu olayı" tutanağa şöyle geçirdi:
- Sanık Lütfi Kırdar duruşma sırasında kalp krizi geçirdiğinden hastaneye kaldırıldı.
Oysa bu
"yalandı."
"Mahkeme salonunda" göz göre göre ölmüştü.
Geçen hafta (17 Eylül)
Adnan Menderes,
Fatin Rüştü Zorlu ve
Hasan Polatkan, idam edilişlerinin yıldönümünde anıldılar.
Onları anarken, Dr. Lütfi Kırdar'ın
"mahkemedeki ölümünü" anımsadık.
***
Dr. Lütfi Kırdar bugün hâlâ gönüllerde yaşıyor ama...
Onun cenaze namazına katılan kalabalığı dağıtanlar... Kalabalıktan pek çok kişiyi
Balmumcu Garnizonu'na götürüp hapse atanları kim hatırlıyor?
***
Ve
komedi gibi bir olay daha...
Cenazedeki
"İmam Hacı Hafız Nusret Yeşilçay Hoca Efendi" de, tahrikçi denilerek tutuklanmaz mı?