27 Mayıs 1960'ta "ilk ihtilal" olduğunda, kişi başına milli gelir ne kadardı?
250 dolar. Bu milli gelirle demokrasiyi yaşatmak zordu. Yaşamadı, emekleme çağında "tankın altında kaldı."
***
12 Mart 1971'de "ilk muhtıra" verildiğinde milli gelir ne kadardı? 650-700 dolar.
Demokrasi "bu gelirle de" yaşayamazdı.
"Hançerlendi."
12 Eylül 1980'de "ikinci ihtilalimiz" yapıldığında milli gelir "1.600-1.700 dolar" civarındaydı. Sağlıklı bir demokrasi için "yetersizdi." Ve tanklar bir kez daha "demokrasi adlı gelinlik çağındaki kızın" üstünden geçtiler.
Demokrasi "3 bin doların altında yaşamıyor." "En ufak rüzgarda" hastalanıyor.
"Kazaya uğruyor." "Saldırıyla, tecavüzle, sarkıntılıkla" karşılaşıyor.
***
1997'de "Refahyol" iktidarı vardı.
Prof. Erbakan Başbakan, Prof. Çiller de Başbakan Yardımcısı'ydı. Milli gelir 3 bin doları "az da olsa aşmıştı." "Müdahale" dolaylı oldu.
Tanklar "Ayaş'ta yürüdü", sonra kışlasına döndü. Ve "28 Şubat" denilen süreç yaşandı.
"Geçen yıl" ise milli gelir artık 3 bin doları ikiye katlamıştı. "Demokrasinin yaşaması için gerekli rakam" aşılmıştı. 27 Nisan'da "son deneme" yapıldı. Ama "ne silah çekildi, ne de sokaklarda tanklar yürüdü."
"e-muhtıra" ile demokrasiye uzaktan ses yükseltildi, o kadar.
***
İşte "Ergenekon meselesi" böyle bir süreçte gündeme geldi. "Darbe hazırlığından... Yönetime el koymak için girişilen örgütlenmelerden" bahsedildi. "Operasyonlar" oldu. "Gözaltılar-tutuklamalar" yaşandı.
Ve dün Silivri'de "dava başladı."
Milli gelir artık "yükseldikçe yükseliyor."
Demokrasi de "yerleştikçe yerleşiyor." "Eski ezberler" tek tek bozuluyor.
Ergenekon davası nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın, demokrasimiz "ihtiyacı olan bir geleneğe" kavuşuyor. "Seçimle gelen seçimle gider" geleneğine... "Siyasi iktidar sandıkta el değiştirir" geleneğine.
***
"Her şeyde bir hayır var" derler...
Ergenekon meselesi de "böyle bir hayra vesile olduysa" sevinmek gerek.