Avrupa onlara "yabancı" diye baktı. Türkiye "Alamancı" diye.
Avrupa onlara hep "ayrımcılık" yaptı.
Türkiye ise onlara "yeterince sahip çıkmadı."
Onlar Euro-Türkler.
***
Seneler içinde bir kültür (!) oluştu.
"Avrupa'daki Türk'ün parası yenir" diye bir kültür.
Öyle ya "bizimkilerin" kazandıkları para "gavurun parası."
Öyleyse...
"Gavurun parasını yemek helal."
***
Önce "işçi şirketleri" denildi, paraları alındı.
Sonra "naylon holdingler."
Döviz bazında yılda yüzde 28 net "kar payı" vaat edenler.
Onlara "yolunacak kaz" diye bakıldı.
"Saflıklarından, yurtseverliklerinden" yararlanıldı.
***
Adına devlet denilen melek, koruyucu kanatları altına Euro-Türkleri almadı, alamadı.
"İstismarı, soygunu engelleyecek mekanizmaları" kurmadı, kuramadı.
Ve geldik bugüne.
Deniz Feneri olayı "patladı."
Onu da "biz ortaya çıkarmadık."
"Alman adaleti" çıkardı.
***
Şimdi "sınav zamanı."
Almanya ile "yakın işbirliğine" girecek miyiz?
"Ciddi bir denetime" yönelecek miyiz?
Ucu "babamızın oğluna da dokunsa" üstüne gidecek miyiz?
***
Gittik, gördük, konuştuk "Euro-Türkler sınav sonucunu bekliyorlar."