Galatasaray'ın Steaua Bükreş'le "başa baş oynadığı" dakikalardı. Hatta zaman zaman "rakibini baskı altına alıyordu."
İşte bu sırada "arka odanın kapısı açıldı."
Bayburt Milletvekili Ülkü Güney içeri girdi:
- Burada D Smart olduğunu, maç izlediğinizi öğrendim, geldim.
***
Ülkü Güney oturur oturmaz "muhalefete" başladı:
- Bu odada klima yok mu?
Köksal Toptan "klimadan hoşlanmıyor."
Makamda, evde, otomobilde "klima çalıştırmıyor." Hava sıcaksa "pencereyi açıyor."
***
Ülkü Güney "muhalefeti" sürdürdü:
* Klimasız oda olur mu?
* İnsan patlar.
* Terlemeye başladım bile.
***
Sonra "su istedi."
Ama gelen suyu beğenmedi:
- Su dediğin buz gibi olacak... Bu nasıl su böyle?
***
Çayın yarısını içti. Önüne karpuz kondu, yemedi. Ve işte bu sırada, Ülkü Güney'in her şeye muhalefet ettiği dakikalarda "Galatasaray oyun disiplininden çıktı." Golü yedi.
***
Golde "hata" kimdeydi?
Orta sahada mı, kalecide mi?
Hayır hayır, gol "Ülkü Güney'in yüzünden geldi." Zira o yokken Galatasaray "hiç de fena değildi."
Ülkü bey "muhalefete başladı, klimaya söz etti, suyu beğenmedi" ve ardından da "gol geldi."