Az bekledik uz bekledik, altı ay bir güz bekledik ve sonunda "iddianameye" kavuştuk. Tabii bu bekleme döneminde de "ikiye bölündük."
Bir kısmımız:
- Ergenekon mu?... Palavra... Ulusalcıları tasfiye planı.
İkinci kesim:
- Ergenekoncular... Demokrasi düşmanları... Asın onları.
***
"Ortak akıl... Sağduyu... Soğukkanlılık" mı?
Onlar "tatilde."
"Senelik izinde."
***
Ekranları görmüyor musunuz?
"Jüriler" kuruldu bile.
Ancak jüri sisteminde "jüri üyesinin tarafsızlığı... Önyargılı olmaması" esastır.
Ama "bizim jüriler" kararlarını çoktaaan vermişler.
İddianameyi bile görmeden.
***
"Bir şeylerin olduğu" kesin.
Birileri "yasanın vermediği yetkileri kullanmak istemişler."
Devlet içinde "çeteleşmeye" gitmişler.
Birileri "kaostan, krizden, karışıklıktan" beslenmişler.
Ancak;
1. Kimi işin içine siyaseti karıştırmak istiyor.
2. Kimi kendi hesaplaşmasını bu yolla yapmanın peşinde.
3. Neyin doğru neyin eğri olduğu tam belli değil.
***
İddianame için "her şey hukuka uygun hazırlanmış" diyen de var.
"Hayır, faşist ülkelerin yöntemleriyle hazırlanmış" diyen de.
"Diyenler" ise anlı şanlı isimler.
***
Dava "medyatik mi medyatik."
Davaya "medya ilgisinin süreceği" de kesin.
Ve artık "söz yargıda."
Ancak;
* Yargı hızlı çalışmalı.
* Ve her şey aydınlatılmalı... Hiçbir olay karanlıkta kalmamalı.
* Suçlu cezasını çekmeli... Suçsuz olan varsa o da haksız yere acı çekmemeli.
***
İdam sehpasına yürüyen Laz'a "son sözünü" sormuşlar.
"Ha bu bana ders olsun" demiş.
Bu davanın da "demokrasi dışı heveslere ve çeteleşmelere" ders olacağı kesin.