Hasar tespiti" yapmak için "olay yerine" gittik.
Ankara Ticaret Odası'na.
"Kurumsal Danışmanlık ve Medya İlişkileri Müşaviri" Melih Çuhadar "kapıda karşıladı."
Doğruca "Başkanlık katına" çıktık. Özel Kalem Müdürü Canan Aksoy hemen "Başkan'ın odasını açtı."
***
Sinan Aygün'ün odasına girmemizle birlikte...
"Sarı lacivert papağan Zühtü" bağırdı:
- Baba!..
Canan hanım "duygulandı, gözyaşını bizden sakladı."
***
Zühtü'ye "baban gözaltında" dedik. Bir daha "hiç ağzını açmadı."
Sonra "diğer katlarda durum nedir" diye araştırdık. ATO'da 200 kişi çalışıyor. Herkes "işinin başında."
***
Sinan Aygün'ün makam odasında, sanki Sinan Aygün varmışçasına "bir süre oturduk."
Sonra ATO'nun "katlarına, salonlarına" bakarak, gördüğümüz personelle selamlaşarak "ayrıldık."
***
Biz Tercüman'da iken gazetemiz "Sıkıyönetim tarafından" kapatılmıştı. (12 Eylül 1980 İhtilali sonrası.) Ertesi sabah "halimiz" dün sabah gördüğümüz ATO gibiydi.
Yıllar geçti aradan...
TMSF, 1 Nisan 2007'de SABAH'a el koymuştu.
Dün ATO'yu gezerken "2 Nisan 2007' deki halimiz" aklımıza geldi.