Geçen cuma (23 Şubat) Yargıtay Birinci Başkanvekili Osman Şirin aradı. Üzgündü.
"Size bir açıklama gönderiyorum" dedi.
Ve az sonra "açıklama" geldi.
***
Açıklama "Küçükçekmece Ceza Yargıcı Sayın İnsaf Gündüz'ün uğradığı çirkin saldırının yargı erki ve Yargıtay adına kınanmasıydı."
***
Türkiye'de "savcılara" saldırılar olmuştu.
Hatta "öldürülen savcı" bile vardı.
Ama...
"Hırsızlıktan sanık kardeşini tahliye etmedi diye bir bayan hakime saldırılması" ilk kez yaşanıyordu.
***
Osman Şirin "siz, bizim konularla hep ilgileniyorsunuz" dedi.
Ve "ricada" bulundu:
* Dünyanın hiçbir uygar ülkesinde yargı böylesine ağır yük altında değil.
* Arkadaşlarımız akla ve tıbba meydan okurcasına, insanüstü bir gayretle çalışıyorlar.
* Ne olur ilginizi sürdürün.
***
Bunun üzerine Yargıtay 6'ncı Ceza Dairesi Başkanı Mustafa Aydın'ı aradık.
"Hırsızlık, gasp" gibi suçlar "onun dairesine" geliyor.
Mustafa Aydın "hastaydı." Ve "hasta hasta" çalışıyordu.
***
Mustafa Aydın'la pazartesi günü buluştuk.
Bize "yıllar itibariyle durumu" anlattı.
İçler acısı.
Sonra da dedi ki:
* Ceza hukuku bakımından yargı tıkanmış halde.
* Ahlaki değer kaybı tırmanıyor... Bir bayan hakime saldırıya inanamıyorum.
* Af yasaları toplumu şirazesinden çıkardı... Derin yaralar açtı.
* Sizden rica ediyoruz, bu konuların üstüne gidin.
***
Almanya ile Türkiye'nin nüfusu "neredeyse aynı."
Ama "orada" 28 bin hakim var.
Bizde "hakim ve savcıların tamamı" 9 bin.
***
Bir gün "Danıştay saldırısı."
Bir gün bayan hakimin tekme tokat "dövülmesi."
"Kamu otoritesi" ayaklar altında.
***
Küçükçekmece hakimi bayan İnsaf Gündüz'e "geçmiş olsun" diyoruz.
Olaya "yeterli tepkinin" gösterilmediğini düşünüyoruz.
Türkiye'de herkes İnsaf hanıma yapılan saldırının "kendisine yapıldığını düşünmeli."
Aksi halde "mülkün temeli" dediğimiz adalet yara almaya devam eder.
Adaletin kan kaybettiği yerde ne uygarlıktan, ne AB'den, ne kalkınmadan ve ne de sağlıklı demokrasiden söz edebiliriz.