Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YAVUZ DONAT

Vakıflar olayı

Meclis'te (Adalet Komisyonu'nda) günlerdir "Vakıflar Yasası" konuşuluyor... Eleştirinin haddi hesabı yok... Ve herkesin kafası karışık.
"Kafa karışıklığı" sadece muhalefette olsa neyse.
İktidardakilerin de kafası "pek net değil."

***
Daha düne kadar "yumuşaklıkla eleştirilen muhalefet" şimdi aslanlar gibi kükrüyor.
"Sevr hortlatılıyor" diyen de var.
"Lozan deliniyor" diyen de.
"AB'nin talimatıyla yasa yapılıyor" diyen de var.
"Türkiye'nin bölünmesine kapı aralanıyor" diyen de.
"Hükümet Kıbrıs konusundaki baskıları yumuşatmak için, yabancı vakıfları ile ilgili taviz veriyor" diyen de var.
"Topraklarımız yabancılara peşkeş çekiliyor" diyen de.

***
Söylenenlerin "tamamı doğru" denilemez elbet.
Ama "kamuoyunun bazı endişelerinin olduğu da muhakkak."

***
Vakıflar Yasası'nın gerisinde "AB zorlaması olduğu" doğru.
Ama biz daha önce de AB'nin isteğiyle pek çok "taviz yasası" çıkarmadık mı?
Şimdiki "kızılca kıyamet" o zaman neden kopmadı?
1. O zaman seçim bu kadar yakında değildi.
2. Siyaset de şimdiki kadar ısınmamıştı.

***
Diyeceğimiz o ki "bugünden sonra olup bitecek her şeyin arka planında" seçim hesapları var.

***
Meclis'teki "yeni yasa" bir "yenilik" getiriyor.
Yabancıların "vakıflar yoluyla Türkiye'de edinebilecekleri gayri menkullerle ilgili sınırlar kalkıyor."
Ancak...
Halen yürürlükte olan "Tapu Kanunu" diyor ki:
- Yabancılar bir ilde, ilin büyüklüğünün binde 5'ini aşan oranda mülk edinemez.

***
Burada bir "çelişki" yok mu?
Tapu Kanunu, "bir başka kanun ile" delinmiyor mu?
Yarın bu işe "Çankaya ne diyecek?"
Uygulamada sorun çıkınca "yargı ne diyecek?"

***
Ayrıca biz Meclis'te görüşülen "tasarıyı" aynen yasalaştırsak bile "AB'yi tatmin etmiş olamayacağız."
"Verdiğimiz tavizle" kalacağız.
Neden mi?

***
"Eskiden" yabancıların Türkiye'de vakıfları yoktu.
"Yardımlaşma kurumları" vardı.
Atatürk kanun çıkardı "vakıf olun, elinizdeki mal varlığını da bildirin" dedi.
1974'te Yargıtay Hukuk Kurulu "bazı sınırlar" getirdi.
Ve 1936'dan sonra yabancı vakıflarına yapılan hibeleri "eski sahiplerine" verdi.
Sahibi bulunamayanlar "Hazine'ye geçti."
Hazine bunların "bir kısmını" sattı.
2002'de Ecevit Hükümeti "yabancı cemaat vakıfları Bakanlar Kurulu izniyle mülk edinebilir" dedi.
AK Parti geldi "Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün iznini" yeterli buldu.
Ve yabancı vakıfların "el konulan 1200 kadar mülkünden" 200 kadarı geri verildi.
Yeni yasa ile "Hazine üzerine kayıtlı olan 200 kadarı daha" verilecek.
Ama AB "bunu yeterli bulmuyor ki."
"Geri kalan 800'ü daha" istiyor.
Oysa onlar çoktan "satılmış... Üçüncü şahısların tapusuna geçmiş."
AB "anlamam" diyor, "öyleyse parasını verin."

***
"Böylesine önemli bir sorun" gündeme getirilirken iktidara düşen görev "konuyu önceden muhalefetle, sivil toplum örgütleriyle, medyayla, kamuoyuyla paylaşmak" olmalıydı.
Hükümet "yaptığı işi" kendi tabanına bile anlatabilmiş değil.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA