Çin'de, Uygur Özerk Bölgesi'nin (Sinciang) başkenti Urumçi'de akşam yemeğine "Genel Vali"nin davetlisiyiz.
Özerk bölgede "20 şehir" var.
Her şehrin de "ayrı valisi."
Ama eyalet başkentinde "Genel Vali" bulunuyor:
İsmail Teliverdi.
***
Yemekten önce "toplantı salonunda" biraraya geldik.
Salonun adı:
"Tarım Salonu."
İsmail Teliverdi daha önce "10 yıl Kaşgar Valiliği" yapmış. Kaşgar da "Uygur Özerk Bölgesi'ndeki şehirlerden."
***
Genel Vali İsmail Teliverdi önce bize "Mustafa Kemal'i anlattı."
"Ders kitaplarında Mustafa Kemal'i okutuyoruz" dedi.
Toplantıda ve yemek sırasında "tercümana gerek kalmadı."
Öylesine iyi anlaşıverdik ki.
***
Ona önce "sayın Genel Vali" diye hitap ediyorduk.
Sonra "İsmail bey" demeye başladık.
İsmail bey bir ara ayağa kalktı:
- Kadehimi halgımızın mutluluğu ve barış içün galdırıyorum.
Kadehler kalktı.
Ve Genel Vali bize bir "ceviz" uzattı:
- Al sana yanak.
Uygur dilinde "yanak" ceviz demek.
***
Üzüm yine "üzüm."
Badem "badam."
Abla "aba."
Dede "ata."
Kavun "kağun."
Karpuz "kavuz."
Elma "alma."
İncir "encir."
İsmail Teliverdi'nin ikram ettiği "yanağı" yedik ve teşekkür ettik:
- Rahmet İsmail bey.
- Dostluğumuz daim olsun Yavuz bey.
***
Köksal Toptan "size bir hediye getirdim" deyince...
İsmail Teliverdi "nedir, marak etdim" diye "hediye paketine" baktı.
"Paket" açıldı. İçinde "Kaşgarlı Mahmut'un Divan-ı Lügat-it Türk'ü" vardı.
İsmail Teliverdi:
- Oooo, Muhmudi Kaşgari... Yahşi, çok yahşi... Çok rahmet Köksal bey.
***
Yemek sırasında Genel Vali "daha söyleyem mi" diye sordu.
"Söyleyin" dedik.
- Söyleyem... Biz derik şaptul siz dersiz şeftali, biz deriz armut siz dersiz armut, biz derik erik siz dersiz gene erik.
- İsmail bey sayenizde Uygur dilini öğreniverdik.
- Siz zaten çok yahşi konuşursunuz. Öğrenmeye ne hacet?