Düğün, dernek hep "5 yıldızlı otellerde" olmaz ya. "Köy meydanında" da olur. Nazilli'nin Aksu köyünden Gülser (Karagöz) telefon etti:
-Abi, Türkiye'yi dolaşıp, duruyorsunuz... Benim düğünüme de gelin.
Neden olmasın?

***
Aydın'da, akşama doğru, Vali Mustafa Malay'a "bize müsaade, köy düğününe gideceğiz" deyince. Mustafa bey "haydi birlikte gidelim" demez mi.
Aydın'dan Nazilli'ye geçtik. Sailer, Kardeşköy, Bayındır, Kızıldere, Işıklar köylerini geride bıraktık. Ve Aksu köyüne vardık.
Meydan tıklım tıklımdı.
Aksu 290 haneli, 980 nüfuslu bir köy.
Nazilli'ye 26 kilometre. Halkın geçimi tarım... İncir, kestane. İnsanları sağlıklı. 108 yaşındaki Hatice Küçük daha geçenlerde ölmüş.
Köyün yaşlılarına soruyoruz:
-Nasıl böyle zinde kalıyorsunuz?
-Yoğurt, sarımsak ve kekik yiyoruz... Sen de ye.

***
Ceplerinde "leblebi, çekirdek" niyetine taze "kekik" var. Birkaç kişi "al, hayrını görürsün" diye cebimize kekik koymaya kalkıyor.
"Köylü milleti" bir alem.
Vali beyle gittiğimiz köylerde "yoksul" da var. Vali Mustafa Malay "yardım etmek istiyor." Köylü dayı direniyor:
-Sağol, sağol... O para devletin parası... Almam... Günahtır... Ben üzüm toplarım, incir toplarım, kestane toplarım.
Oysa dayının "ahı gitmiş, vahı kalmış."
İş yapacak hali yok.
Ama yine de "devletin parası... Yetimin hakkı" diye yardımı geri çevirecek kadar "gururlu, onurlu."

***
Tarım iyi değil.
Köylünün durumu "eh işte."
Buna rağmen köylü otomobilimizin bagajına "bir şeyler" koymakta ısrarlı:
"Soğan, domates, sarımsak, kekik."
Geri çevirsek köylü alınacak. Vali bey diyor ki:
-Geçerken yol kenarında fakire veririz.
Gülser ile Serdar "Samanyolu" ile dans edecekler ve düğün "resmen" başlayacak ama...
İşin "ama" sı önemli.
Mikrofondan bir anons:
-Sayın Aksulular... Gelin ile damattan önce sayın Valimiz Mustafa Malay ile Yavuz abimiz Aydın zeybeği oynayacaklar.

***
Meydan alkıştan inliyor.
Biz ne anlarız Aydın zeybeğinden.
Millet kolumuzdan tutup, zorla "ortaya" çıkarıyor.
Bu arada Vali beyle bizden başkasının oyuna katılması "yasak." İlle de "ikimiz" oynayacağız, köylü seyredecek.

***
Keşkek yiyor, ayran içiyor ve köyden ayrılıyoruz. Bu arada pek çok köyden, pek çok köylü kız elimizi tutuyor:
-Abi, benim düğünüme de geliverecen, he mi?.. He diyiver de duyam, he mi?