BAŞBAKAN bunu hep yapıyor.
"Paramızı kaptırdık" diye yakınan "gurbetçilere" çıkışıyor:
- Verirken bana mı sordunuz?
***
Gurbetçi bugünün Başbakanını "dün nerede bulup" da soracaktı?
"Dünün Başbakanı'na" nasıl ulaşacaktı?
***
"Klasik bir soru" var:
- Gurbetçi aptal mı?.. Döviz bazına yılda yüzde 25-30 faize nasıl kandı?.. Naylon holdinglere nasıl inandı?
Klasik soruya "yakın tarihten bir hatırlatma ile" yanıt verebilir miyiz? 1980'lerin başında ülkenin pek çok Bakanı, Generali, üst bürokratı "banker Yalçın gibilerinin" yılda yüzde 100'ü aşan faiz vaatlerine inanırken "aptal" mıydılar?
***
"Devlet" odur ki, böyle durumlarda vatandaşını uyarır. Alman devleti "devlet gibi devlet olduğu için" gurbetçilerimizin "soyulduğunu" fark etti.
Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti Bilim Bakanlığı "bu konuyu araştırdı." "Soygunu" ortaya çıkardı.
"Rapor haline getirdi."
Bunu "biz" yazdık.
Sadece biz ve defalarca.
"Devletimiz" ise kulağının üstüne yattı.
***
1. Dünün yöneticileri "gurbetçinin soyulduğunu" biliyorlardı.
2. Gurbetçiden "çarpılan" milyar dolarların bir kısmı "dün" siyasetin finansmanında kullanıldı... "Dünün bazı siyasileri" bu işten nasiplendiler.
***
Olan oldu, paralar uçtu.
Konu büyük ölçüde "zamanaşımına" uğradı.
Ama Türk devletinin gurbetçiye bir "özür borcu" da mı olmamalı.