Cihanbeyli pazarı "renkli."
Yiyecek, giyecek bol.
Sebze, meyve "hormonsuz... Ucuz."
- Pazarcı, işler nasıl?
- Abi, kendin görüyon işte... Hele önce bir çay söyleyek... Sonra derdimizi anlatak.
***
Alican Şahsi "15 yıllık pazarcı."
Yıldırız İnci "9 yıllık."
Ahmet Ulusoy "18 yıllık."
Yusuf Özbek "çiftçi."
Ve diğerleri...
Kimi pazarcı, kimi üretici.
- Eee, işler daha, daha nasıl?
Köylü Yusuf Özbek konuşuyor:
- Ne çiftçilik para edeyo, ne hayvancılık... Harman iyi değil senin anlayacaan... Aldığın mahsul mazota, gübreye yetmiyor... Abi, önce bir çay söyleyek, sonra anlatak.
***
Bu sırada "hayvancılıkla uğraşan bir köylü" yanımıza geliyor:
- Abi... Bu işin akı, bokunu karşılameyor.
- Ne demek o?
- Yani aldığın sütün parası, hayvanın yemine yetmeyor... Abi önce bir çay söyleyek, sonra konuşak.
***
- Ey Cihanbeyli pazarcıları... Allahaısmarladık.
Pazarcılar "dur gitme" diyorlar.
İlle de çay içirecekler.
Alican Şahsi:
- Köylüde para olacak ki, bizden alışveriş yapsın... Köylü ağleyor... Abi dur gitme... Çay geleyor.