Nazilli'den Ödemiş'e "köy yollarından" gittik.
"Aydın dağlarını" aşarak.
"Beydağ" üzerinden.
Nazilli de, Ödemiş de "yaza kucak açmıştı."
Ama dağ köyleri soğuktu.
Evlerde soba yanıyordu.
Nazilli'den sonra Sailer, Kardeşköy, Gedikaltı, Bayındır, Işıklar köylerini geçtik.
Aksu köyünde mola verdik.
Ali Karagöz'ün, Allah ne verdiyse, yemeğini yedik.
Sonra yine beldeler, köyler...
Beydağ, Ömerli Ovası...
İnşaatı süren Küçük Menderes Barajı.
Kaymakçı, Birgi, Bayındır, Çırpı, Torbalı...
Manzara harikaydı.

***
Damında "çanak olmayan" ev yok. En yoksul köylünün bile televizyonu var.
Herkes dünyadan haberdar.
Köylü bize soruyor:
- Kıprıs işi ne olcek?.. Bizi Evropa'ya alcekler mi?.. Yoksa, Evropa son anda gancıklık mı etcek?

***
İlçede, beldede, köyde her üç beş evin birinde, ikisinde bayrak asılı. Aksu köyünde Ali Karagöz dedi ki:
- Bayrağa karşı hiç edepsizlik edilir mi?.. Bu bayrak olmasa, acep namazımızı kılabilir miydik?.. Bayrak hiç yakılır mı?
Turgutlu ilçesinde bayrak asan berberin tepkisi ise şöyle:
- Bayrağa karşı kahpelik olur mu?

***
Köylü kendi halinde.
İşinde, gücünde, tarlasında.
"Isırgan otundan" börek yapıyor. Hayvanını sağıyor.
Haline şükrediyor.
- Bey... Hayvanın geliri, masrafını zor karşıleyo... Bütün umudumuz incirde... İncir para etmeyiverirse, işimiz zor... Tarım kesimi, böyüklerimizin ilgisini bekleyo.