Nazilli'nin nabzı Uzunçarşı'da atar.
Tuhafiyeci de vardır, kırtasiyeci de. Büfe de vardır, piyango bayii de.
Gelinlik satan da vardır, süs eşyası satan da.
Uzunçarşı'nın, ara sokaklardan biriyle kesiştiği bir köşede "Beyaz Köşe Kuyumcusu" tabelası asılıdır.
- Kuyumcu, nasılsın?
10 yıllık kuyumcu Ahmet Altındağ "köylüde para yok" diye yanıt verdi.
Kuyumcu... Köylüyü sormadık... Senin durumunu sorduk.
- Çiftçinin durumu iyi olacak ki, köylünün mahsulü para edecek ki, gelip bizden altın alsın... Köylünün suratı asıksa, kuyumcunun yüzü gülmez.
***
- Eeee kuyumcu daha, daha nasılsın?
- Eskiden altın, yatırım aracıydı... Şimdi borsa çıktı... Faiz çıktı... Yatırım aracı çoğaldı... Bunlar kuyumcu esnafının aleyhindeki gelişmeler.
***
Kuyumcu Ahmet Altındağ dedi ki:
- Bunlar ayak üstü konuşulacak konular değil... Önce çay, kahve söyleyeyim... Karnınız aç mı, birşeyler ikram edeyim... Ondan sonra konuşalım.
"Anadolu insanı" bu işte.
Gezici milli piyango bayii bile yolumuzu kesiyor:
- Abi çayımı içmeden beni çiğneyip geçecek misin?
***
Kuyumcu Ahmet Altındağ:
- Altınını bozduran var... Düğünde, sünnette takılan takıyı getirip, satan var... Fakat altın alan yok... Piyasa bir ara açılır gibi oldu... Sonra yine durdu... Enflasyon düştü diyorlar... Düştü ama, işler de düştü.
Bu sırada bir çiftçi geldi:
- Pamuk geçen yıl 1 milyon 150 bindi... Şimdi 650 bine alan yok... Pamuk para etmeyince, altını nasıl alalım?