Avukat Mansur Yavaş yıllar önce Beypazarı'na Belediye Başkanı olmak için kolları sıvamış. "Hedeflerini" sıralamış: - Eski konakları boyatacağım... Beypazarı'na turist gelecek.
Hemen bir dedikodu başlamış. Kimi "bu kadar badanayı nereden bulacak" diye, kimi de "turistin Beypazarı'nda işi ne" diye dedikodu kazanını kaynatmış.
Mansur Yavaş herkesi toplamış: - Dedikoduyu bırakır, üretim yaparsanız, eski evler de restore edilir, yerli ve yabancı turist de buraya gelir.
***
Halk onu başkan seçmiş. O da meslek kursları açmış. Eski el sanatlarını canlandırmış. Şu anda durum: Beypazarı'nda bin aile turizmden ekmek yiyor.
Hafta sonlarında binlerce kişi Beypazarı'nı ziyaret ediyor.
Kimi Konya'dan geliyor, kimi İstanbul'dan, Bursa'dan.
Kadınlar tarhana, erişte, şeker sucuğu, börek, baklava yapıp, satıyorlar.
Otel ve lokanta olarak "17 tesis" var.
Bir "aile işletmesi" olan Hünkar Sofrası'nda "9 kişiye istihdam sağlanmış."
Bu yıl "ziyaretçi sayısı" 100 bini çoktan aşmış.
***
Karen Fogg, Beypazarı'nı gezmiş. "Milli gelir ne kadar" diye sormuş.
"Kişi başına 6.500 dolar" yanıtını alınca...
"Beypazarı AB'ye çoktan girmiş" demiş.
Çarşıyı, pazarı gezdik. "Birbirini çekiştiren" görmedik.
Evinde yaptığı yaprak dolmayı satan yaşlı teyzeye "işler nasıl" diye sorduk.
Yanıtı şu oldu: - Dedikodu yapmayıp, iş yapanın işi rast gider... Beypazarı'nda işler iyi çok şükür.
***
Yaşlı teyzenin sözleri en çok Belediye Başkanı Mansur Yavaş'ın hoşuna gitti:
- Bizim slogan yerleşti... Dedikoduyu bırak, üretime bak... Üretim başladı ve Beypazarı çağ atladı... Türkiye'nin de çağ atlaması işten bile değil... Ama ah şu dedikodu olmasa.