Meclis kulisinde bir AK Partili (Cemil Çiçek) ve üç CHP'li (Ali Rıza Gülçiçek, Zülfü Livaneli, Fikret Ünlü) ile sohbet ediyorduk. Konu "dokunulmazlıklar"dı. Bu sırada yanımıza İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu yaklaştı: - Ne kaynatıyorsunuz? "Ne kaynattığımızı" söyledik: - Dokunulmazlıkları konuşuyoruz. Sonra da Aksu'ya sorduk: - Önümüzdeki haftayı bekliyoruz... Sahi, ne göreceğiz?
***
Hatırlayacaksınız... Meclis'te, CHP'liler "dokunulmazlıklar konusunda AK Parti'yi sıkıştırınca..." Abdülkadir Aksu, her zamanki sakin halinden çıkıp, CHP sıralarına doğru sesini yükseltmişti. - Acele etmeyin... Gelecek haftayı bekleyin... Göreceksiniz. Herkes "gelecek hafta önemli bir şey olacağı" beklentisine girmişti. Tabii biz de.
***
İçişleri Bakanı Aksu "gelecek hafta" diye yanıtına başladı: - Komisyon toplanacak. Bakan'ın sözünü ettiği komisyon, Adalet ve Anayasa Karma Komisyonu. "Gelecek hafta" böyle bir komisyon toplantısı yok. Ayrıca "gelecek hafta Meclis tatil." Yani Aksu'nun TBMM'de "gelecek haftayı bekleyin... Göreceksiniz" şeklindeki meydan okuması "boşlukta kalıyor."
***
Adalet Bakanı Cemil Çiçek'e döndük: - Siz ne diyorsunuz? Çiçek "bu konu uzun süre gündemde kalınca Meclis yıpranıyor" dedi. Sohbettekilerin "ortak" tepkisi: - Çok doğru söylüyorsunuz. Çiçek devam etti: - Konunun, TBMM'yi yıpratacak kadar uzun süre gündemde kalmasının sebebi geçmişte DYP ile ANAP arasında yaşanan kavgalardır. Çevreden bir "doğru" sesi daha yükseldi.
***
Konuşulacak "başka konular da" vardı tabi. Onun için sık sık konu değişiyordu. Ama biz dönüp, dolaşıp sözü yine "dokunulmazlıklara" getiriyorduk. Zira bu konu "siyasetin zayıf karnı." Toplumu tatmin edecek bir "çözüm" bulunmadığı sürece "siyaset kurumunu ve siyasetçiyi yıpratmaya devam edecek." Seçim meydanlarının "malzemesi" olacak. Biz "üstüne, üstüne" gidince... Cemil Çiçek "patlarcasına" konuştu: - Tek başına zina olur mu?.. Yolsuzluk da zina gibi bir şey... Zinadan da beter suç... Tek başına zina olmayacağı gibi, tek başına yolsuzluk da olmaz... Bunun ortaklarının olması lazım... Madem konuyu ele alacağız, öyleyse sadece milletvekillerini değil, bütününü ele alalım... Ve dokunulmazlığı da Batı'daki sınırlara çekelim.
***
Adalet Bakanı Çiçek "o kızgınlıkla" bir şey daha söyledi: - Yolsuzluğa bulaşmamış kesim yok... Devlet kademelerinde... Sanki bilmiyor musunuz?
***
CHP'li Fikret Ünlü kolumuzu dürttü: - Yolsuzluk zina gibi bir şey... Tek kişiyle olmaz... Bakan beyin bu sözünü yazmayı unutma. Bu sözler üzerine herkes kahkahayı patlattı. Çiçek "yazılmasında bence hiçbir sakınca yok" dedi. Biz de "notumuzu" aldık.
***
Sonra Adalet Komisyonu Başkanı Köksal Toptan'la karşılaştık. "Konuyu" ona açtık. Köksal Toptan'ın yanıtı: - Anayasa'nın 83. maddesinde dokunulmazlıklar, Batı demokrasilerinden daha farklı ve daha katı düzenlenmiş... Değişmesi gerek... Ama sadece milletvekilliği dokunulmazlığı değil... Konunun bir bütünlük içinde ele alınması lazım. Yani "kamudaki tüm dokunulmazlıkların da..." "Valilerin, yargıçların, yüksek bürokratların." Cemil Çiçek'in söylemiyle "zinanın taraflarının."
***
Gözlemimiz o ki dokunulmazlıklar "Batı'daki sınırlara çekilemeyecek." Ve siyasetin yumuşak karnı olmaya, siyaseti yıpratmaya devam edecek.