Tarsus... Tabelada yazılı nüfus: 216 bin 389... Türkiye'nin 58 ilinden daha büyük... Mersin ile Adana'nın ortasında "tarihi bir yerleşim yeri." "Çocukluğumuzda" hafta sonları gezmeye giderdik. "Küçük" bir ilçeydi. Sonra büyüdü, göç aldı, yine büyüdü ve... "Koskoca bir Tarsus" olup, çıktı.
***
Plansız, programsız büyüme... Altyapı "her yerin sorunu." Tarsus'ta ise "daha büyük sorun." Ve günün birinde "doğa yasası işledi..." Tarsus'u sel bastı. Hem de öyle bir sel ki... "Kenti sildi, süpürdü." Sel geldiğini duymuş ve gece yarısı Tarsus'a koşmuştuk. Tarih 2000'di. Bir yıl geçti aradan. Yine sel bastı. Hem de bir yıl öncekini "katlarcasına." Bu sırada telefonumuz çaldı. Açtık, Tarsus Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz karşımızdaydı: - İmdat... Yetiş. O anda fırladık... Sürat sınırlarını aştık ve Tarsus'taydık. Gazetede yazılar yaptık. TV'lerde anlattık. "Siyaseti" uyardık. "Yardımseverleri" yardıma çağırdık. Burhanettin Kocamaz olsun, diğer yöneticiler olsun, yerel gazeteciler olsun bizi uğurlarken dediler ki: - Bu yaptığınızı unutmayacağız. Yanıtımız "biz vazifemizi yaptık" oldu.
***
Bir gün, dönemin İçişleri Bakanı Rüştü Kazım Yücelen'le konuşuyorduk.
Konuştuğumuz konu yine "Tarsus'tu... Tarsus'un kanayan yarasıydı... Selin acısıydı." Dedik ki "haydi Tarsus'a gidelim." Gittiğimizde bir "sürprizle" karşılaştık. Tarsus Belediye Meclisi kararıyla "fahri hemşehri" kabul edilmiştik. Rüştü Kazım bey "fahri hemşehrilik plaketini... Beratını" verirken, oradakilere dedi ki: Yavuz bey zaten hemşehrimiz değil mi? Tarsuslular "olsun" dediler: Çift dikiş olsun.
***
Sık, sık gittik. Her gidişimizde Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz "yeni bir bulvar" açıyordu. Çanakkale savaşlarının ünlü "mayın gemisi Nusret'i" karadan, Tarsus'a getirmişti. Park, üstüne park yapıyordu. "Çalışan insan" ne bekler? Çalışmasının "takdir edilmesini" bekler. Biz de her görüşte "takdirimizi" söylüyor, yazıyor, onu teşvik ediyorduk. "Özürlülere de el uzatın" diye. Hemen uzatıyordu. "Çocuklara yeşil alan üretin" diye. Hemen üretiyordu. "Sporculara olanak sağlayın" diye. Hemen sağlıyordu. Ve kentte "herkesle uyum içinde çalışıyordu."
***
"İstasyon" Tarsus'un en eski yerlerinden. "O coğrafyada" yaşayan herkesin, istasyonla ilgili bir anısı vardır. "Mezarlık" da öyle. Ve şimdi mezarlık "park haline getirilmiş... Geceleri ışıklandırılıyor... Gezi alanı gibi." Bir gün "Başkan" demiştik: - İstasyondan mezarlığa doğru bir bulvar açsanız. Gülmüştü. "Neden güldüğünü" üç gün önce gelen bir telefonla öğrendik: - O bulvarı açıyoruz... Açılışa bekliyoruz.
***
Dün o açılıştaydık. Ve bir de ne görelim. "Bulvarın isim levhasında" bizim adımız. İnanamadık, "başkan bu da nereden çıktı şimdi" diye sorarken... Tarsuslu meslektaşlarımız, ellerini ağzımıza kapattılar: - Sus... Bir şey söyleme... Bu Tarsus'un size hediyesi... Bulvarınıza hoş geldiniz.