Sporda peşin hükümlü olmanın yanlışlığı, kazandım derken kaybetmenin veya tersinin her zaman olduğunu Fenerbahçe ve Galatasaray maçlarında gördük... Futbolda da Milli Takım'ın yeni teknik patronu Abdullah Avcı'ya negatif yaklaşmak yerine pozitif düşünürek yardımcı olmalı ve inanmalıyız. Euroleague'de Fenerbahçe Ülker'in, Bennet Cantu karşısında önce çalınan teknik fauller, sonra da Mazzarino'nun son üçlüğü ile kazandık dediği maçın nasıl uzatmaya gittiğini hep beraber izledik. Son bir top ile... Oğuz'un 13 sayı, 14 verimlilik puanı yakaladığı akşam, inançlı mücadeleleri ile işi lehlerine çevirdiler.. Bak bir grubun puan cetveline, bir artı galibiyet birincisin, bir eksi galibiyet sonuncusun... SADECE bir galibiyet farkı ile...
PES ETMEYENLER KAZANIR
Galatasaray Medical Park ve taraftarı asla kabullenmedi kaybetmeyi. Fark kapanırken Lorbek'in saliseler kala salladığı topun panyaya çarpıp, basket olması, son 11 saniyede Lakovic'in doğal olarak kaçırdığı ikinci serbest atış sonrası Andric'in yaptığı erken giriş ve kaide ihlali...Bir artı pozisyon, belki de sezonun galibiyetini getiriyordu onlara... Bir top, bir seçim, bir şans topu... Maçın kaderini değiştirebiliyor, bir anda...
İster basketbolda ol, ister futbolda... Her topun, maçın, kararın altın değeri var...
Bir haftadır, Hiddink, Abdullah Hoca konuşuyoruz, 7'den 70'e... 3-0'ın üstüne oynuyoruz Zagreb'de, dakika onların gol dakikasi 4... Aynen...O top iç direkten dönmese veya Kazım, üstüne üstüne vurmasa kalecinin, nasıl değeri olacaktı o zaman İstanbul'da 3-0 geriye düştükten sonra atacağımız bir golün... Biz o anlarda moral bozukluğu ile topu kale yerine, taca atıyorduk sarıyı görmek için. Arda'nın bir röportajını hatırlıyorum bugün gibi..."Galatasaray'da uzun, yorucu deplasmanlara gitmemek icin bilerek sarı kart gören yabancılar var, formaya saygıları olmayan ..." demişti sevgili Arda, çok doğru ve samimi olarak...Peki milli formaya olan saygı, nerede o zaman...
Aslında o saygıyı ulusça, spor sevgisinden yarattığımız, ürettiğimiz an kısır tartışmalardan, başarısızlıklardan uzaklaşacağız... O saygıdan, sevgiden bahsederken işi teslim alana inanmak, yapabileceklerine izin vermek, zaten adrenali yüksek olan bir işte bir de üstüne sıkıntı eklememek diyorum. Yani çok kısaca, POZİTİF düşünmek, POZİTİF yaklaşmak diyorum... Tüm işlerin olumluya yönlenmesi için...
ÖRNEKLERİ OLUMLU VERELİM
Olumlu, pozitif, destekçi yaklaşıldığı için, Ferguson'u, Arsene Wenger'i oralarda 15-20-25 yıldır...Bremen'de Thomas Schaaf 12 yıldır oralarda, kafaya da oynasalar, düşmekten son haftalarda kurtulsalar da...
İyi düzeni iyi yönetici(ler) yaratır... Eğer yöneticinin geleceği, akıbeti belli değilse, onun seçtiği antrenör, onun seçtiği, seçeceği oyuncunun akıbeti ne olacak?... Öyle olduğu için hemen herkese değerinin üstünde ödüyoruz... Kolay mı sanıyorsun Hiddink'i buralara getirmek... Bak cv'sine... Eğil önünde... Onu ülkemize getirebilmek için, maddi manevi fedakarlıklara katlanıyoruz. Ülkemizde oturmadan çalıştığı için, o engin bilgisini, benim oğluma, senin yeğenine, komşunun kuzenine...Bizim çocuklarımıza, alt yapı antrenörlerimize aktarmasını sağlayamıyoruz...
Çünkü biliyor ki, başarısız olursa, kimseyi bulamaz arkasında. O da günü kurtarmaya endeksleniyor bir anda... Zagreb sonrası dönmedi bile Türkiye'ye... Aslında dünyaya gelişlerimizde yalnızız, tek başımızayız... Annen, sen, bir iki doktor ve hemşire... Ama son yolculuğunda kalabalıklarla uğurlanıyorsun... Biz bu ilahi düzeni sporumuzda tersine çevirmiş durumdayız.. Binlercemiz karşılayıp, tercüman ve bir iki yakın arkadaşı ile uğurluyoruz...
Abdullah Avcı'ya kocaman bir şans dileyelim... Onu hiç bir büyük takım çalıştırmadığından dolayı sorgulamak yerine, İBB'de mütevazi bütçelerle, bütün büyükleri, durup bıkmadan nasıl dize getirdiği ile kupa finalleri ile... O işleri çok kısıtlı taraftar desteği ile yaparken, tüm ülkenin desteğini arkasına aldığında neler yapabileceğini düşünelim, düşündürelim... İnandıralım...
Fatih Hoca ile 2008'de bırak takımı bir yana, onlarca sakata rağmen öyle bir inanç yaratılmıştı ki, biz evde, tribünde kendimizi yerden yere atıyorduk. Penaltılar öncesi Bilic'in bitmişliğini ömür boyu unutmayacağım. Penaltıları atmadan turu atlamıştık... Aynı havayı şimdi Avcı ile yakalamak elimizde... Mustafa Denizli, Ertuğrul Sağlam, Ersun Yanal. Hangisi sıradan ki!..Hepsi birbirinden değerli... Hangimiz kaybetmek isteriz ki? Hiç kimse...Ama ne kadar olursan ol, ne kadar hazırlanırsan hazırlan zaman zaman beklenmedik kötü sonuçlar da bu oyunun bir parçası... Beşiktaş, Fenerbahçe, Galatasaray ve Trabzonspor zaten vardı. Bunlara Bursaspor eklendi. Nasıl olacak her haziranda benim bayram yapmam? En iyi ihtimalle kazanma şansım 5'te 1... Kazanamadığımız 4 seneyi de olgun karşılayabilirsek verdikleri içine sinmese de Hiddink'i 5 yıldızlı törenle uğurlarsın. Yerine gelen Avcı'ya da en güzel güveni yaratırsın.