Galatasaray Cafe Crown birinci maçta Fenerbahçe Ülker'in bariz üstünlüğünü peşinen kabullenmişti. Birçok insan gibi...
Tempoyu yüksek tutarak, çabuk ve de genellikle dış atışlara yönelik bir hücum planlaması içinde oynamışlardı. Yani sokak basketbolunun biraz daha kontrollüsünü...
Dünkü maçta skor yine 20'li farklara ulaştı. Ama hem sahada hem tribünde ve hem de ekran başındakiler mutlaka birinci maçtan çok daha farklı bir heyecan yaşadılar. Daha farklı bir karşılaşma izlediler.
Dünkü maçın ikinci çeyreğinde Shumpert alışılagelen isabetini yakalayınca hem Galatasaray dengede kaldı hem de Haluk'un yaratıcı özelliği çok daha öne çıktı. Ve Galatasaray dün gece 'bu kadar telaşla hücum etmeden acaba biz de set düzenini seçersek ne kadar başarılı oluruz' araştırmasına aslında ilk üç çeyrekte çok olumlu cevap verdi. Ama dedik ya hemen herkesin bildği gibi, ilk maçta gördüğümüz gibi Fenerbahçe'de o kadar silah var ki, pota altı temposu, yardımları, asistleri, dış şutu ile durdurulması çok zor. Biri işlemediği an, bir diğeri işleyebiliyor. Aynen dün 3. çeyreğin başında 5 üçlüğü üst üste sokunca sarıkırmızılıların direnci de o anda kırıldı.
Tomas, Ukiç ve Emir'in üçlükleri skordan da öte seyircinin coşkusunu ve kazanma inancını tavana çekti.
Galatasaray tüm sezon yaptığı gibi yine elinden geldiğince mücadele etti. Hem sezon içinde, hem play-offlar'da değişik süreler oyuncular içinde büyük bir çıkış imkanıdır. Banvit serisini çok iyi oynayan Caner, özellikle mücadelenin en çok gerektiği anlarda Oktay Mahmudi'nin değişmezi olarak bu maçları en iyi kullanan oyunculardan biri oldu Galatasaray'da. Bir sezon içinde gelinebilecek en iyi yere gelen Galatasaray'da baş aktörler Oktay Mahmudi, yönetici Hakan Üstünberk ve kaptan Haluk'u yılın en değerlileri arasında saymazsak büyük haksız ederiz.
Birinci ve ikinci maçta gözüken bu kadro derinliği, tecrübe ve kalite farkı ile aynı ilk maçın sonunda söylediğim gibi Fenerbahçe mutlu sona çok yakın.
Bir sözüm de Oğuz'a. Birkaç yıldır gösterdiği çıkış ile kendine ve takımına büyük katkı sağladı. Ben basketbol adına bundan mutluluk duyarken, bir abisi olarak böyle bir günde onu uyarmak istiyorum. Onun gibi iyi bir sporcunun, Haluk ile Ermal'in arasında kalıp ve asla faul olmayan bir pozisyon için maçın hakemine ne ona ne de basketbola yakışacak bir şekilde itirazı hiç hoş değildi. Herhangi bir düdükte, sapına kadar haklı bile olsa hakem ile diyaloğunu ve varsa itirazını çok daha sempatik yapması onu daha da başarılı kılacaktır.