Sakatlar Haftası yarın son... Bu "özel günde" birçok etkinliğe katıldım. Onlar sordu, ben yanıtladım. Şimdi engellilerin ne dediğine geçmeden önce, ilk sırayı Sosyal Güvenlik Şefleri Derneği yöneticilerine verelim...
Ne yalan söyleyeyim. İki gün önce Ankara'dan SGK Şefleri'nden görüşmek için telefon alınca "Doktor, ölecek hastanın ayağına gelirmiş" diyerek sevindim. Hemen randevu verip bizim gazetenin yakınlarında bir yerde buluştuk. Kısa bir sohbetten sonra konuya girdik. Onları dinledim... Meğer tek mağdur biz engelliler değilmişiz. Onlarda dertli... Diyeceklerimi diyemedim... Çünkü derdimize derman olacak kişiler de mustarip.
6661 sayılı Yasa kapsamında "Eşit işe eşit ücret" uygulamasıyla, 108 bin 831 Sosyal Güvenlik Şefi de özlük haklarında haksızlığa uğramış. Mağdur olan "Şef"ler sonunda bir dernek çatısı altında birleşmiş. Şimdi hak arayışındalar. Yetinmemişler www.sosyalguvenliksefleridernegi.org isimli internet bir sitesi açıp "daha fazla mağdur olmasın" diyerek tüm sorulara yanıt veriyorlar. Öyle başmaları gibi ücret de almıyorlar. Ayrıca "Engelli Hakları Merkezi"yle işbirliğine girip Türkiye'yi karış karış dolaşıp "mağdur engelli"leri bilgilendirecekler. Ne diyelim... Haklı davalarında "Şef"lere başarılar diliyorum.
Şimdi gelelim dinlediğim engellilerin dertlerine...
İşte canı yananların panelde sorduğu soru:
"Bizler, Türkiye İş Kurumu kanalıyla özel sektörde özürlü kontenjanından işe başladık. Ancak tüm şartları doldurduğumuzda emekli olamıyoruz. Çünkü SGK bizden 'vergi muafiyet belgesi' istiyor. Mecburen bu raporu alıyoruz. Ama ne hikmetse Maliye rapor oranlarımızı buduyor. Durum böyle olunca emekli de olamıyoruz. Tamam. Maliye çalışan 'özürlü mükellef'ine vergi indirim kolaylığı sağlıyor. Sağolsun. SGK, neden 'vergi indirim belgesi' ister anlaşılır gibi değil... SGK'ya göre vergisini ödeyen biz özürlüler enayi miyiz."
Cevap veremedim. Ancak, mevzuatlar kapsamında bildiklerimi anlattım... Ama yürürlükteki mevzuatta bazı sakatlıklar yok değil. Bu sakatlıkları yıllardır işliyorum; fakat "eski tas, eski hamam." Yine de "atladığım bir şeyler mi var" diyerek soluğu İstanbul SGK Müdürlüğü'nde aldım.
İlgili birime gidip elimdeki raporu gösterdim: "Efendim. 26 yıldır çalışıyorum. Ödenmiş prim gün sayım da hayli fazla. 'Erken emeklilik' hakkından yararlanmak istiyorum. Yardımcı olur musunuz" dedim.
Yetkili, raporuma bakıp, "Sıkıntı yok. Ancak emekliliğiniz için bu raporu kabul edemiyoruz."
"Neden?"
"SGK Yasası'na göre 'vergi indirim raporu'nuzun olması gerikiyor."
"Efendim. SGK çıkardığı yasayla çifte standart uyguluyor. Çünkü 5510 sayılı SGK Yasası 2008'den önce çalışmaya başlayan özürlüden 'vergi muafiyet belgesi' istiyor ama 2008'den sonra çalışmaya başlayandan aynı belgeyi istemiyor" dedim. Ama nafile...
Memur, "Yasa böyle. Yapacağım bir şey yok. Çok üzgünüm" dedi.
Gayet nazik davranan memura kızamadım; haklı... Suçu yok. Suç bu "sakat yasa"yı hazırlayan "sakat zihniyet"te.
Çünkü, elinde yüzde 40 ve üzeri raporu olan engelli, bu raporunu Ankara'ya gönderdiğinde yüzde 40-50-60-70-80-90 oranı bir çırpıda budanıyor. Tabii, yüzde 40'ın altına düşen raporla emeklilik de bitiyor.
Buradan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sayın Fatma Şahin'e, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Faruk Çelik'e "Sabır taşı çatlayan" mağdurlar adına sesleniyorum:
5378 sayılı Özürlüler Yasası var. En önemlisi Anayasamızda özürlülere "pozitif ayrımcılık" maddesi de var. "Emekli olacak engellileri "vergi muafiyet belgesi" peşinde koşturup helak etmeyin. Özürlülerin haftasında bir yönetmelik ve bir genelge yayınlayarak bu işkenceye son vermeniz bu kadar zor mu?
Sorularınız için iletişim bilgileri:
Faks: (0212) 354 34 69
Tel : (0212) 354 34 76
e-posta: cemalettin.gursoy@sabah.com.tr
SMS: CG yazıp 4122'ye gönderin.