Özel tertibatlı araç kullanan engelliler dertli mi dertli... Elçiye zeval olmaz. Mecburen, şikâyet edilen konuyu işleyeceğiz.
Peki, özel araç kullanan engelliler neden dertli? "Aracını yakını kullanamıyor da ondan. Nedeni "H" sınıfı ehliyet! Nedir "H" sınıfı ehliyet. Bilmeyenler için anlatalım:
"H" sınıfı ehliyet, özel tertibatlı araç kullanan engellilere verilen sürücü belgesi. İşte tüm muamma bu belgede gizli. Çünkü bu belgeye sahip engellinin aracını başkasının kullanmasına izin verilmiyor.
Nedeni mevzuata sokuşturulan sakatlık...
Neymiş bu sakatlık, birlikte okuyalım.
ÖTV ve MTV muafiyeti olan araçların başkalarınca kullanılmasında veya kullanıldığının tespit edildiği durumlarda vergi muafiyeti kanunu açısından engelleyici bir hüküm yok. Bu durum Emniyet Genel Müdürlüğü'nün B.05.1.EGM.0.85.2961-64008/ 4624-130154 sayılı yazısıyla da teyit ediliyor.
Özel tertibatlı araçların büyük çoğunluğunda bulunan pedal tertibatlarında değişiklik yapılmaksızın, engellinin de aynı aracı elle kullanmasını sağlayacak eklemeler yapılıyor. Yani araç hem engelli, hem de engelsiz kişilerce rahatlıkla kullanılabiliyor.
Eskiden yoktu. Yeni düzenlemeyle tek bacağından sorunu olanların otomatik vitesli araç kullanmasının önü de açıldı. Yani özel tertibata gerek yok. Dolayısıyla bu aracı her sürücü rahatlıkla kullanabilir. Ki, zaten kullanıyor.
Peki o zaman mevzuata "Özel tertibatlı araçlar ile otomatik vitesli araçları engellinin 3'üncü dereceye kadar akrabaları kullanabilir" şeklinde bir kısıtlama neden sokuşturulmuş.
İster istemez bu sınırlamalar akla şu soruları getiriyor:
• Engelli kişi uzun yolculuklarda ne yapacak? İlla yanında engelli bir arkadaşını mı bulundursun. Onu da bulamıyorsa şehirlar arası yollarda uzun süre direksiyon başında kalıp risk mi alsın?
• Bu yazıyla amaçlanan engelli bireyin uzun yolculuklara çıkmaması mıdır?
• EGM, özel tertibatlı araçların, engelsiz kişilerce de kullanılabilecek donanıma sahip olmadığını mı düşünüyor?
• Vergi dairesi muafiyet açısından aracın başkalarınca kullanılmasında bir sakınca bulunmadığını belirtmiş. Buna rağmen, EGM'nin 3'üncü derecede akraba ve sıhri hısımlarla ilgili sınırlamasının yasal dayanağı nedir? Yoksa EGM, vergi dairesinin görevini de mi yürütmeye karar vermiş. Bu tür bir sınırlama EGM açısından görev ve yetki aşımı değil midir?
•Sosyal devlet ilkesi gereğince muafiyetten faydalandırılmış engellinin aracına bu tür kısıtlamalar getirilmesi ayrımcılık değil midir? Ayrıca bu tür bir kısıtlama Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin mülkiyet hakkı ile ilgili maddelerinin ihlali anlamına gelmez mi?
• Muafiyetten faydalanıyor diye dayanaksız kısıtlamalarla engellinin sıkıntıya sokulması sosyal devlet ilkesiyle nasıl bağdaşabilir?
• Özel tertibatlı aracı başka birinin kullanması yasak olduğuna göre, engelli aracını yıkamacıya, otoparkçıya ve de en önemlisi araç yetkili servisine nasıl bırakacaktır? Servis yetkilisi aracın test sürüşlerini nasıl yapacaktır? Bu da aynı yasaklara tabi değil midir?
Görüldüğü gibi, engellilerin araçlarına getirilen yasakların yarattığı sıkıntılar bir yana, bu yasakların yasal dayanakları olup olmadığı da tartışmalıdır. Önümüzdeki süreçte bununla ilgili bazı davalar açılması hiç de sürpriz olmaz. Zaten yukarıda anlattığımız konu için hukuki girişim başlatıldı bile.
Oysa, araçlara monte edilen özel tertibatların bir kısmının pedal sistemini de iptal etmesi ile başkalarının kullanamayacağı şekilde aracı değiştirmiş olabileceği bizce de kabul görmektedir. Ancak buna karşı önlem almanın yolu toptan bir yasaklama değil, teknik bir inceleme yapmaktan geçer. Nasıl ki, proje ofisi aracın özel tertibatının takıldığına dair teknik proje çizip TSE'ye onaylatıyorsa, aynı ofis aracın projesine "Engelli olmayan kişilerce de kullanılabilecek donanıma sahiptir" yazabilir.
Bu kadar basit bir düzenleme dahi araç kullanmak zorunda olan engellilerin en büyük sorunlarından birine çözüm getirmeye yeterli olacaktır.
Bu, o kadar zor mu?