Uzun yıllardır bir hakemin bir maçta bu kadar kötü olduğunu görmemiştim. Aslında kötüden de öte. Uzun dakikalar kontrolü kaybetmiş bir hakem art arda yapılan faulleri es geçiyor ya da yanlış değerlendiriyor ve maçı katlediyordu. Böyle bir kötü yönetimin sinyallerini Abdullah Yılmaz aslında maçın hemen başında vermeye başladı. Faul olanları vermiyor, olmayanları çalıyordu. Galatasaray'ın ofsayt diye iptal edilen golünden sonra kontrolü tamamen kaybetti.
Aslında bu ofsayt kararı doğru. Duran topta top, Melo'nun kafasına çarpmıyor ama Melo, topa hamle yapıyor ve top kafasının üzerinden geçip direkt gol oluyor. Oyuna müdahalesi tartışılmaz. İşte bu golden sonra Abdullah Yılmaz, 'yılgın' bir vaziyette maçı yönetmeye devam etti. İlk devrenin son dakikalarında sakatlanan Gökhan'ın yerine giren Servet'e öyle bir kırmızı kart gösterdi ki tamamen yanlış yorum. Bir bariz gol şansında topun yönü, şiddeti ve diğer defans oyuncularının konumu çok önemlidir. Servet'e gösterilen kırmızı kartta ise bunların bazıları yok. Mesela top, kenardan çapraza doğru gidiyor. Gaziantepli oyuncu topu kurtarsa Galatasaraylı diğer defans oyuncularının yetişme şansı var. Dolayısıyla karar yanlış.
Galatasaray devreye hem mağlup hem de bir kişi eksikle girdi. İkinci yarı Galatasaray'ın belli dönem müthiş bir baskısını izledik. Ve bu dakikalarda da beraberliği buldular. Ama sahneye yine hakem Yılmaz ve yardımcısı çıktı. Sabri'nin faul yapmadan topa yaptığı hamlede yardımcı faulü işaret etti, hakem de bu faulü çaldı. Sabri de kudurdu. Bu kuduruş da ona ikinci sarı karttan kırmızıyı getirdi.
G.SARAY'IN MASÖRÜ YÖNETSE...
İşte bu dakikadan sonra hem maç hem de hakemler kelimenin tam manasıyla bittiler. Bundan sonra neler oldu neler. Hakem hakem olsaydı Engin'i de atardı, Selçuk'u da atardı. Galatasaray 9 kişi kaldıktan sonra maçı Galatasaray'ın masörü yönetseydi daha tarafsız yönetirdi. Yazıklar olsun diyemiyorum, çünkü bu ifade dün geceki yönetim için az bile.