AÇ: Beşiktaş'ta yönetim artık komedi anlamında işler yapıyor. Duyurusu günler öncesinden yapılan basın toplantısı son örnek. 20 yıl öncesine gittiler. Sunum bir skandaldı. Bu yönetim ve Mustafa Denizli ne yapar?
E.B: Mali açıdan büyük bir yük var. O da Yıldırım Demirören'in üstünde gözüküyor. Bu kriz ortamında kimse çıkıp başkanlık talebinde bulunamaz. İsmi geçen işadamları şirketlerini, pazar paylarını, çalışanlarını korumak için kendi iş dünyalarına yoğunlaştılar. Adnan Polat şirket yönetmiş. Demirören'de o eksiklik var galiba. İş dünyasında Adnan Polat kadar tecrübe sahibi mi, bilemiyorum. Bu kadar borç olunca da yönetimde farklı ses, farklı görüş olmuyor. Tek görüşle de çabuk hata yapılıyor. Ertuğrul Sağlam'ı çabuk gönderdiler; istikrarı bozdular. Mustafa Hoca'ya kendi seçmediği bir takımı teslim ettiler. O da formsuz çıktı.
A.Ç: Siz böyle bir teklifi kabul eder miydiniz? Prensiplerinize uyarak red cevabı vererek 'Bu takımı ben kurmadım. Sezon sonu görüşelim' der miydiniz?
E.B: Mustafa Denizli, 'Üç büyüğü de çalıştırıp şampiyon yapmış Türk teknik adam' olmanın cazibesine kapıldı. Bu yüzden kabul etti. Beşiktaş'ta borç büyüyor ve paraya dönmüyor. Sürekli bir akar yok. Fulya geliri bile geleceğe yönelik olarak tüketilmiş. Bu kadar borcun üstüne, sınırlı tribün gelirini, gelir düzeyi F.Bahçe kadar yüksek olmayan seyirci profili, bunun etkilediği ürün satışlarını koyun. G.Saray, stadıyla kurtaracaktır ama Beşiktaş elindekileri de satıp savurdu. Orta vadede ciddi sıkıntı olur diye düşünüyorum.