Fenerbahçe ligde ve Şampiyonlar Ligi'nde çok ama çok önemli maçların arefesindeyken Daum, görünen o ki, Fas'a Casablanca filminin ikinci versiyonunu çevirmeye gitmiş. Aslında oraya niye gittiği de tam bir muamma. Eşiyle beraber orada görülmüş olması, akıllara ilk olarak "acaba bir tatil mi" sorusunu getiriyor.
Düşünebiliyor musunuz? Rakipler harıl harıl çalışırken Daum ve eşi, Fas sahillerinde tatil yapıyormuş. Şimdi tatilin sırası mı?
Üstelik Fenerbahçe yönetimi her ne kadar "Bu seyahat için biz izin verdik" diyorlarsa da, ben bu izne inanmıyorum. Tamamiyle refleks olarak Daum'u korumak istiyorlar. Ve hiyerarşik boşluğu doldurma düşüncesindeler. Bir an için diyelim ki, Fenerbahçe yönetimi Daum'a tatil izni verdi. O zaman onlar da abesle iştigal etmişler. Demek ki, onlar da Daum'un üç günlük bir tatile ihtiyacı olduğunu düşünüyorlar ve bu çok kritik günler Fenerbahçe için hiç önemli değil görüşündeler.
Akıllara gelen ikinci soru, Daum, kimseye haber vermeden Fas'a gitti. Yediririm zannetti, beceremedi. Belki de asıl neden Fenerbahçe'yi yarı yolda bırakıp anlaşacağı milli takımın yöneticileriyle yaptığı sıkı bir pazarlıktı. Bu gayri etik davranış mümkün mü? Tabii ki mümkün. Daum değil miydi, daha bir hafta önce "Dünya Kupası'na gitmeyi garantilemiş bir takımdan transfer teklifi aldım, henüz karaımı vermedim düşünüyorum" diyen. Fenerbahçe takımı teknik direktörüne böylesine etik olmayan, böylesine altyapıdan yoksun, böylesine skandal bir açıklama yakışır mı? Daum'a yakışan neydi? "Teklif aldım ama ben Fenerbahçe'nin hocasıyım ve ideallerimiz çok büyük" demeliydi. Alman da olsan, yılların teknik direktörü de olsan, dolar milyoneri de olsan, kültür ve altyapın eksike, bir yerde hata yapıyorsun. Daum geçmişte de hatalar yaptı, diyetini Almanya Federal Mahkemeleri'nde ödedi. Şimdi kendisine kucak açan Fenerbahçe'yi her geçen gün rencide ediyor. Üstelik aynı Daum'a Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım şampiyonluk maçı sonrası aslanlar gibi sahip çıkmıştı. Onca reaksiyona rağmen
"Daum'la devam ediyoruz" diyerek büyük bir cesaret ve vefa örneği göstermişti. Aynı Yıldırım "Daum'u sevmeyen beni de sevmiyor demektir" diyerek ona olan koruma kollama politikasının ne denli güçlü olduğunu göstermişti.
Ama sevgili başkan "İyilikten maraz doğar" atasözünü tekrar hatırlamalı. Sen milyonlarca dolarlık transferler yap, sağlığından, mesainden Fenerbahçe için ödün ver, sonra da senin maaşlı memurun üç günlüğüne Fas'a kaçsın. Sebep turistikse sonuç skandal. Yok başka takımlarla gizli transfer görüşmeleriyse sonuç hem skandal hem de etik değil.
Fenerbahçe Daum'la ve Daum gibi yanlışlar yapan insanla ne kadar daha devam edecek bilemiyoruz.