Hollanda, kadro kalitesi olarak belki Dünya Kupası'nda final oynadığı ya da Avrupa Şampiyonu olduğu günler kadar rakiplerinin ötesinde değil. Ama yenilmezlik serisinin sahadaki ayaklara büyük bir özgüven aşıladığı da bir gerçek. Kendilerini çok sıkmadan, düşük vitesle gruptan çıkmışlardı; Slovakya karşısında da yeteri kadar oynamaya özen gösterdiler. Robben'in dönüşü, fark yaratacak, maçın kaderini değiştirecek bir isim daha eklemişti kadroya. Henüz 90 dakika çıkaracak düzeyde olmasa da, Hollanda adına sahada en doğru işleri yapan ve skora doğrudan etki eden isim Robben idi.
Hollanda, Güney Afrika'da ilk beş çeyrek finalist içinde dörtte dört yapan iki takımdan biri (Diğeri Arjantin). Tabii; henüz kupanın en başarılı kıtası Güney Amerikalılar ile oynamadıklarını hatırlatalım. O sınavı çeyrek finalde verecekler. Yine de kupadaki ilk dört sınavda iki penaltı dışında gol yememiş olmaları da çok önemli.
Slovakya ise, 66. dakikada ligimizin yenisi Stoch ve eskisi Vittek ile girdiği iki pozisyon dışında uzaktan şutlara mahkum olduğu bir maçta mucizeyi gerçekleştiremedi. Kupa safralarından kurtuldukça maçlar da güzelleşiyor; daha da güzelleşecek.