Kadıköy'ün atmosferinde sürekli basınç değişiklikleri vardı. 21 dakika içinde skor F.Bahçe adına 2-0'a geldiğinde, tribünler "yaza merhaba"partisinin hazırlıkları yapıyorlardı.
Bursa'nın ilk atağında topun direğe çarptıktan sonra rotayı "tekrar saha" olarak çizmesinin ardından, ikincisinde golü bulmasıyla, yeniden ilkbahara dönüş yapıldı.
Sahada işlemeyen çok şey vardı. Alex'in "Bu maç benim için" diyerek, kendine fatura çıkardığı dakikalar ilerledikçe, F.Bahçe takımı etkili oynamak yerine, saklambaca döndü.
Emre'nin tüm gayretine karşın, Cristian orta yuvarlağı geçmek için hamle bile yapmıyordu. Vederson ile Santos'un bekleme pozisyonu almasının ardından, gözler Gökhan Gönül'ün üzerine çevrildi.
Özer'in omzundan sakatlanmasının ardından, orta sahasının sağıyla değişen görev bölgesinde, sağ bek modelinden ayrılmayarak oynamaya devam ediyordu. Gökhan'ın geçmiş maçlardaki etkili bindirmeleri, herkesi bu futbolcunun "bir adım önde" oynaması halinde daha farklı olacağı yönünde beklentilere sokmuştu. Ama Gökhan burada oynamayı bilemiyor, içeriye kat ederek arkadaki beke kulvar açmıyor, forvete yanaşıp pas noktası olmuyordu.
Bir anda "durdu" F.Bahçe. İkinci yarıyı rakibine teslim ederek, yine Alex'in katkılarıyla şekillenecek kaderlerini beklemeye başladılar.
Ertuğrul Hoca, Hüseyin &Ergiç orta sahası ile maçın hızını kesmeyi düşünmüştü. Daha yaratıcı takım yerine, daha dirençlisi sahadaydı. İkinci 45'te de rakibin düşen temposundan yararlanarak, golü "anlık" fırsatlarda aramayı istedi. Zaten Daum, Güiza'yı seçerek hem rakibinin korkusunu erteletmiş, hem kendi takımını eksik bırakmış, hem de kulübedeki Semih'i de bitirmişti. Sağlam'ın ekstra bir şey düşünmesine gerek kalmadan, Bursa bir duran topta beraberliği yakaladı.
Ve uzatma dakikalarında mevsim tekrar "kışa" dönerken, Fenerbahçe için tekrar kayıp& kazanç defteri açıldı. Güiza'yı kazanmak adına verilen kararın peşinden kaybedilen 3 puan geldi. Sonuçta "yuh" sesleriyle kulübeye giden Güiza da kayıp hanesine eklenerek, ortaya "bulunamayan" bir takım çıktı.
Bu sonucun telafisi var.
Ama fizik gücü bu kadar düşmüş, sorumluluk almaktan kaçınan, gölgede kalmayı tercih edip, Alex'in ayağına bakan bir takımla olmaz. Taşlar yerine oturmalı, oynayan ve oynamayan herkes sahada kalmanın bedelini ödemeli.