Çarşamba günkü muhteşem oyunun sahipleri, Bursa'da 'tadilat dolayısıyla' kapalıydılar. Gece ve gündüz gibi iki farklı takım seyrediyorduk. Şampiyonlar Ligi'ndeki istekli, yardımlaşan, kanatları kullanıp sürekli bindirme yaparak kendini boşa çıkartan takımın yerine eskisi gibi hantal, tembel ve umursamaz kadro vardı. İki oyunu yapanlar da aynı oyunculardı, iki maçı yöneten de aynı teknik adam. Bursaspor'un maçın iki yanını da çok istekli yaşarken, sert oyundan taviz vermemesi dikkat çekiciydi. Yakın markaj hem yaratıcı oyunu bitirdi, hem de sahadakilerin isteğini. Şut bile çekilmeden biten ilk yarının ardından, umutların tazelenmesi açısından maça müdahale gerekiyordu. Kanatların işlemesi, Fenerbahçe adına maçı çözecek tek formüldü. Deivid ve Vederson'un sürekli içeriye kat etmesi, beklerin bu boşluklara kaymasını gerektiriyordu. Önder ve Carlos bu noktada cesur olamadılar. Bursa'nın da bu kulvarları kullanma isteği beklerin tedbirli davranmasının nedeniydi. Zico iki değişiklik ile sağ kanada hareket getirdi. İlerde top tutmaya başlayınca, cesaretle bindirmeler de başladı. Tek ön liberoya geçerek ( Aurelio ), Deivid ve Kazım'ın, Semih'in yanına forvet olarak yamanmalarıyla oyunu rakip sahaya itmeye başladılar.
60 MAÇTIR AYNI TABLO!
Maç boyunca rakipten dayak yiyen Alex'in bu bölümde kendi sahasında kalarak rahat top kullanmasıyla, Fenerbahçe atakta daha etkili olmaya başladı. Ama ikinci topları kazanmada sıkıntı yaşıyorlar, uzun toplarla karambolde pozisyon kovalıyorlardı. Sistem ve planın yerini yine oyun şansı ile futbolcu yaratıcılığı aldı. İlk dakikalardan itibaren defansı öne çıkarmak için gırtlağını yırtarcasına bağıran Roberto Carlos ile bulduğu ilk pozisyonu gole çevirip maçı kurtaran Semih, performanslarıyla diğerlerinden ayrıldılar.
Fenerbahçe'nin iki kanat adamı ile oynamasına rağmen, maçı kanat organizasyonu olmadan bitirmesi ilginç gelebilir ama ilk olmadığı da söylenebilir.
Yaklaşık 60 maçtır bu tabloyu seyredip, yorumlayanlar olarak, muhteşem çarşambadan sonra ne yazacağını şaşıranlar kısmına terfi ettiğimizi söyleyebiliriz. Neyi bekleyelim, neyi göreceğiz? Ne Fenerbahçe'nin, ne de bizim standardımız kalmadı. Gece ve gündüz gibiyiz...