Bugün, SABAH manşetlerine yansıyan ilginç bir savcılık başvuruyla ilgili habere gelen okur eleştirilerine ayırdım köşeyi. Hatırlayacaksınız, 6 Mayıs tarihli gazetenin baş sayfasına yansıyan başlık, İmdat! Karım Beni Dövüyor şeklinde olmuştu.
Spot da şöyleydi:
'Türkiye bunu da gördü: Tersine şiddet mağduru astsubay karısının dayağından korunmak için savcılığa başvurdu.'
Alt metinde, mart ayında kadınların korunması amacıyla çıkan yasadan yararlanan ilk erkeğin 35 yaşındaki bir astsubay olduğu ve savcılığa başvuruda bulunduğu belirtilmiş.
İç sayfada da haberin ayrıntıları Astsubay Kocayı Dayakçı Eşinden Polis Koruyacak başlığı altında sunulmuş. Başlık altındaki spotta da, astsubay kendisini ve oğlunu döven eşine karşı koruma talep etti, denmekte.
Bu haberin veriliş şekline, çok sayıda astsubay okurdan tepki geldi.
Bu tepkilerden biri, diğerlerini de özetlemekte:
"Gazetenin 6 Mayıs 2012 tarihli sayısında eşi tarafından dövülen Astsubay haberi bizleri çok üzmüştür. Söz konusu haberde kocanın dövülmesi önemli olması gerekirken, maalesef kocanın astsubay olması daha çok önem kazanmıştır. Üstelik sosyal medyada üyeleri yaklaşık 180 bin kişiye ulaşmış "bukadarınadapes" astsubaylar grubunun gündeme geldiği, hak arayan astsubayların yazılı ve görsel medyada kendisine yer bulduğu bu günlerde sanki astsubaylar evde de dayak yiyor, TSK de hak arasalar ne olur izlenimi yaratmıştır. Bu dayak yiyen koca acaba başka bir meslek grubunda olsa bu haberde belirtilir miydi?"
Bir başka eleştiri de şöyle: "Acaba kocanın mesleği savcı ya da hâkim olsaydı yine meslek bilgisi belirtilecek miydi? Ayrıca son günlerde sosyal medyada astsubayların sıkıntıları dile getirilirken yanımızda olmak yerine karşımıza geçtiniz..'"
Bir okur da ihtilaflı çiftin ön ve iç sayfalarda verilen fotoğrafların aslında hiç verilmemesi gerektiğini, özel hayatın gizliliği ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmekte.
Eleştiriler dikkate değer. Değerlendirmelerim şöyle:
Haber hanede şiddet ve taciz konusunda 'ilk' olduğu vurgulanan bir gelişmeyi okurların dikkatine sunmakta. Kadına şiddetin gündemin üst sıralarına yerleştiği şu sıralarda bir erkek şikayetçi olmuş. Gazete de bu haberi haklı olarak önemsemiş. Elbette böyle haberlerde mütecaviz veya mağdurun meslekleri metne alınabilecek birer ayrıntıdır.
Ancak burada mağdur olduğu belirtilen kişinin mesleği (astsubay) hem ön sayfadaki spot ve alt metinde öne çıkıyor, hem de iç sayfa başlığında ve spotunda. Mesleği bu çerçevede önemli kılan nedir? Okurda ister istemez 'acaba astsubay olduğu için mi şiddet gördü' veya 'acaba hanım eşleri astsubayları dövüyor mu?' gibi soruların doğması doğaldır.
Haberde bir unsur öne çıkarılıyorsa bir nedeni olmalıdır. 'Acemi şoför daha ilk haftada kaza yaptı, 5 kişi öldü' gibi. Veya, kamuoyunun tanıdığı, bir mesleğin (örneğin bakan, üst düzey bir bürokrat, dizi oyuncusu veya popüler bir doktor vb. vb.) önde gelen temsilcisi de olabilirdi.
Oysa burada astsubay kimliğinin bu denli öne çıkarılıp, başlık ve spotlara alınmasını gerekli kılacak bir neden görünmüyor. Şiddet başvurusu yapan kişi herhangi bir meslekten olabilirdi. Burada esas olan, başvuru yapanın erkek olmasıdır; onu 'ilk' yapan budur. Kısaca, haberin içinde bir yerde mesleği belirtmek yeterli olacaktı.
Ön ve iç sayfadaki fotoğraflar, iki açıdan sorunlu. Birincisi, ön sayfa fotoğrafının 'simetrik tersi' iç sayfada kullanılmış. Sayfada dengenin kurulması için bu yöntem kullanılıyor, ama okurun kafasını tersyüz etmekten başka bir işe yaramıyor. 'Hangi açı doğru, ön sayfadaki mi, içerdeki mi?
Haberde vak'anın geçtiği yer açıklanmış: İzmir. Fotoğraflar her ne kadar 'taranmış' ise de, meslek de belirtilmiş olduğu için, astsubay camiası tarafından kimlikler kolayca ortaya çıkarılabilir. O çocuklu çift bu meselenin duyulmasını istemiyor olabilir. Haber elbette haberdir, ama insanların özel hayatlarına asgari saygı ile de dengelenmesini her zaman tercih etmeliyiz.