SABAH'ın 28 Haziran tarihli manşetine çok sayıda okurdan tepki geldi.
Tepkilerin tümü bir fotoğrafla ilgiliydi.
Olay Şanlıurfa'nın Karaköprü beldesinde meydana gelmişti.
Buradaki bir petrol istasyonunda bulunan LPG tankı patlamış, çevrede büyük zarar ve hasar oluşmuştu.
Baş sayfada manşetin yanında yer alan büyük boy fotoğraf, yakındaki mağaza enkazı altından çıkan, vücudunun bir kısmı yanmış bir erkeği göstermekteydi.
Aynı kişinin yine bir büyük boy ve iki küçük fotoğrafı da orta sayfanın tümünü kaplayan haberde yer almaktaydı.
Gelen tepkilerden bazıları: 'Bizi böyle irkiltmeye hakkınız yok.' 'Gazetemin ön sayfasına bakamadım.' 'Bunu koyarak ne yapmaya çalışıyorsunuz? Gazeteyi eve götüremedim çocuklar görmesin diye...'
'Kan ve yanık et görmek istemiyorum..'
Vesaire vesaire.
Şoke edici görüntülerin kullanımı konusunda çok keskin kurallar yok, ama evrensel anlamda bir 'sorumlu davranış ve dikkat' çağrısında mutabakat da var. Her görüntü sayfalara ve ekranlara elbette taşınamaz.
Bu konuda sınırları çizecek olan da editörler.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Hak ve Sorumluluk Bildirgesi'nde 'Sarsıcı durumlarda' başlığı altında şöyle deniyor:
'Üzüntü, sıkıntı, tehlike, yıkım, felaket ya da şok halindeki insanlar söz konusu olduğunda gazetecinin olaya yaklaşımı ve araştırması insani olmalı ve gizliliklere uyularak duygu sömürüsünden kaçınılmalıdır.' 'Şoke etmek/olmak' da duygu sömürüsüne girer.
Bu tür durumlarda aşırı büyütülmüş veya 'yakın çekim' görüntülerden kaçınmak gerekir.
Ayrıca, hatırdan çıkarılmamalıdır ki, felaketzede (veya terörzede) kişilerin de bir gizli kalması gereken 'insani alan'ı var. Onların da yakınları, sevdiği insanlar, onu sevenleri, akrabaları var. Bunları da düşünmek, sorumluluk gereğidir.
Bu görüntüler, evet, olayın çapını ve dehşetini yansıtıyor; ama öylesine itici ve irkiltici ki, okurlardan birinin ima ettiği gibi haberin önüne geçiyor, onun akıl yoluyla anlaşılmasını zorlaştırıyor.