Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKUR TEMSİLCİSİ OKUR TEMSİLCİSİ - YAVUZ BAYDAR

'Kitap'taki haberler

Gazeteci Ahmet Şık'ın henüz yayınlanmamış kitabı 'İmamın Ordusu' geçen haftanın gündemine yerleşmişti. Bir yayınevi ve bir gazetenin baskına uğraması ve 'dijital arama' sorulara ve tartışmalara yol açtı. Şikâyetlerden gazete de payını aldı

Polis ekipleri çarşamba gecesi ve perşembe günü bir yayınevi ve bir gazeteye baskın düzennleyerek, tutuklu gazeteci Ahmet Şık'ın henüz basılmamış olan "İmamın Ordusu" başlıklı kitabının metinlerini aradı.
İthaki Yayınevi ve Radikal gazetesindeki aramalar, metnin dijital ortamda olup olmadığı amacıyla yapılmıştı. Savcılık tarafından yapılan resmi açıklamada bu metin ile Ergenekon dosyası arasında açık bir bağ kurulmakta, bir "örgüt metni" tanımlaması da aynı çerçevede yer almaktaydı.
Haber, neresinden bakılırsa bakılsın, bir "haber" olarak büyük önem taşıyor.
Yayınevleri ve gazeteler her gün baskına uğramıyor.
Basılmamış kitap metinleri el koyma ve imha amacıyla her gün aranmıyor.
Elinde metni bulunduranlara "bunları bir an önce teslim edin" çağrıları her gün yapılmıyor.
Üstelik, bu işlemler, dijital çağda, internet döneminde, yani belgeyi "tamamen yok etme"nin imkânsız, "çoğaltarak sağa sola dağıtma"nın veya "online yayınlamanın" son derece mümkün olduğu bir dönemde yapılıyor.
Düşünce ve ifade özgürlüğü Türkiye'nin gündeminden asla düşmediği, hele son TÜSİAD anayasa çıkışından sonra daha çok gündeme eklendiğine göre, basının bu soru, sorgu ve tartışmaya açık gelişmeye önemli bir yer ayırması gerekir.
Acaba öyle mi?
SABAH okurlarının bazıları haberin hak ettiği yeri bulmadığı kanaatinde. "Ortada bir yazılı metin var ve bu konu sizin özgürlüğünüzü ilgilendiren bir konu.
Karşı çıksanız da çıkmasanız da, bana absürt gelen bu hadisenin özünü SABAH daha çok anlatmalıydı, değil mi?
Oysa siz gayet utangaç, ne olup bittiğini adeta geçiştirmektesiniz. Benim bildiğim gazetem SABAH, bazen eskiden hatalara düşmüş olsa da, hep özgürlüklere sahip çıkmıştır, yanlışlık gördüğü yerde yanlış diyebilmiştir. Bana bu konuda biraz özensiz, çekingen davranmanız, açık söyleyeyim, gayet tuhaf geliyor," dedi, okurumuz Candan Özsu.
Bazı başka okurlar da bu özü daha sert ifadelerle dile getirdiler, köşelerin bu konuya eğilmemesine de tepkiliydiler.
Yorumlara karışmam. Ama habercilik açısından söylenecekler var.
Ergenekon'u soruşturan savcılığın ve mahkemelerin kamuya karşı daha bilgilendirici ve açık olmaları gereği, talep ve tartışma konusu.
Dijital ortamda "metin avı"nın gerekçeleri ve niyeti konusunda yaygın bir şüphe, ona bağlı korku, bazı kesimlerde de öfke var.
Hukukçuların, işlemlerin usulü ve mantığı konusunda bir anda yoğunlaşan görüşleri söz konusu.
Medya ve yayıncıların, düşünce, ifade ve yayın özgürlüğü konusunda sert tepkileri var.
Uluslar arası kuruluşların dikkati, bu gelişmeyle Türkiye üzerine daha çok yoğğunlaşmış bulunmakta.
Daha da önemlisi, iktidar partisinin önde gelen isimlerinin de yapılanlar hakkında olumsuz eleştirileri peşpeşe gelmiş durumda.
Ergenekon gibi kritik bir dava süreciyle kuşatılmış bu çerçeve, bu "haber"i manşete taşımak ve her boyutuyla izlemek için yeterli.
Okurların tepkisi, SABAH'ın İthaki ve Radikal baskınını 25 Mart Cuma günü baş sayfadan neredeyse hiç görmemesinden ve iç sayfada da asli haber unsuru olan "neden?" üzerinde hemen hiç durmamasından kaynaklanıyor.
Eleştirel okurların gözünde, bu haberin sıradan bir polisiye vaka gibi veriliş şekli "tuhaf" görünmekte. Gelişmeler çok daha ayrıntılı, hem baskına uğrayanların hem de - mümkünse - polisin anlatımlarıyla zenginleştirilebilir, daha önemlisi hem "arka plan" (bu kitap meselesi nedir?) hem de "neden?" çok daha ağırlıklı yer tutabilirdi.
Ertesi gün de bu unsurlar eksik. Tepkilere baş sayfadan Bülent Arınç'ın "şık olmamıştır" sözleri üzerinden baş sayfadan küçük yer açılmış, iç sayfalarda da hem siyasilerin hem de meslek kuruluşlarının eleştirileri sunulmuş, ama okura "nasıl oldu de bu noktaya gelindi ve neden bu baskınlar?" sorularına dair ipuçları aktarılmamış.
Yorumların sayısı da (Emre Aköz ve Nazlı Ilıcak) okurlara yetersiz gelmiş olabilir.
Olayın yankılarının süreceği kesin.
Her kesimin de söyleyecekleri var, aynı zamanda (hem yargıdan hem de suçlanan gazetecilerden) cevap bekleyen bir dizi soru da ortada asılı durmakta.
Böyle benzerine az rastlanan gelişmelerde okurun kafasını mümkün olan en hacimli habercilikle berraklaştırmak asli bir meslek görevidir. Özgürlük mücadelesi hayatidir; eğer ortada hak ihlali varsa bunun üzerine ancak basın gidebilir.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA