Bu gazeteyi aslında her gazeteyimeslek insanlarının tartışmasından da önemli olan şey, okurların tartışması. Haber alma ve bilgi edinme hakkı açısından bakıldığında, "gazetenin asıl sahibi okurlarıdır" denebilir. Okursuz bir gazete reklam veren bir kâğıttan ibaret kalır.
Okuru önemseyen her gazete aslında "sahibini" arar ve onu elinde tutmaya, emekle sunduğu bu statüden vazgeçirmemeye çalışır.
Her gazetenin kendine özgü, bir tür karşılıklı müzakere ve uzlaşmayla oluşturduğu bir okur kitlesi vardır.
Nitelik ve sayı itibarıyla değişen bu kitle gazetenin kimliği etrafında şekillenen geniş ve -eğer kitle gazetesiyse-esnek çember içinde kendisine bir yer bulur.
Büyük kitlelere ulaşan gazetelerde farklı, hatta zaman zaman çatışan görüşlere sahip okurların buluşması doğaldır. Çünkü futbol gibi, pop kültür gibi, yaşam tarzları gibi alanlarda aynı duraklarda karşılaşılır; bunu görüş mesafesini geniş tutan kitle gazeteleri sağlar.
Bunlar sabah gazeteleri de olabilir, tabloidler de.
Japon Yomiuri Şimbun (12 milyon tiraj), Brezilyalı Folha de Sao Paulo (700 bin tiraj); tabloidlerde Avusturyalı Kronenzeitung veya Alman Bild bunlara örnek olarak verilebilir. İlk ikisinin ortak özelliği haberlerine gösterdiği özen, öteki iki tabloidin ortak özelliği ise kitleyle çok geniş bir yaşam tarzı asgarisinde buluşma becerisidir.
Bu örnekleri okurla bağ kurma geleneğinin sağlamlığı açısından verdim sadece.
SABAH, bu ülkenin en önde gelen, "taşıyıcı" kitle gazetelerinden.
En güçlü marka. Sadme ve krizlere dayanıklı. Çizgisi, "kapsama alanı" gayet net, yüzü aydınlık, "diri Türkiye"yi temsil eden bir gazete.
Bu açılardan, SABAH'ın okurla bağının da çok güçlü olduğu biliniyor.
İlişkide bir bozulma yok. Şayet ilişkiler sert sadmelerden, ters konjonktürlerden etkilenseydi, okurlar çoktan terk etmiş olurdu.
Peki, yerli yersiz birçok kişi son dönemde SABAH'ı tartışmak isterken, acaba bu gazetenin okurları ne diyor? Gazeteye gelen şikâyetlerdeki "fotoğraf" değişti mi?
Şunu ilk olarak netleştirmek gerekir: Okur, bağlı olduğu gazetesinin sahibinin kim olduğuna bakmaz, bunu istemez. Onu ilgilendiren, gazetesinde kendi hayat kesitine ait unsurları bulup bulmadığıdır.
Kriterlerinde, sanılanın aksine, yüksek bir ahlak/etik çıtası da vardır.
Bu çıta düştüğü ölçüde gazetenin başka yanlarını da sorgulamaya başlar, yüksek kaldığı veya tırmandığı ölçüde memnuniyetini korur.
SABAH okurları dikkatli, ısrarcı ve gerektiği zamanlarda da acımasız.
Talep ve beklentileri de değişmiş değil.
Şunları "öncelikli" sayabiliriz, onlardan gelen mesajlara bakınca:
- Belli bir kesim okur "yorumlu manşet ve başlık" heveslisi değil; uzak durulsun istiyor. Bunda belki hırçınlık ve kavgadan bezmenin de artan etkisi olabilir. Ancak belli bir kesim de SABAH'ın kendine has, o "sağı solu belli olmayan" muzip, hatta hınzır manşetlerinden pek şikâyetçi değil. Gazetenin malum sosyal ve siyasi bakışının baş sayfaya yansıması hiçbir zaman sert tepkilere yol açmadı.
- Köşe yazarı sayısına olumsuz bir bakış yok, ama düzenli bir şekilde, sayıca az veya çok, gelmekte olan eleştirilerden haberlerin reklamlara ve köşelere göre "daha az öncelik taşıdığı" algılaması da mevcut. Daha basit bir deyişle, okurlar bu gazeteden daha bol haberle çıkmasını bekliyor.
- Magazin haberleri bu gazetenin okurla kurduğu en canlı kanallardan biri.
- Okurları mutsuz kılan bir husus, belli bölgelere ve bireysel dağıtım noktalarına gazetenin rakiplerinden geç gelmesi. Bunun dinmeyen bir şikâyet türü olduğu söylenebilir.
- İki konu öfke yaratabiliyor: TV programlarının çizelgelerindeki eksik ve yanlışlıklar ile futbol vb. sonuçlarının bazı baskılara yetişmemesi.
- İnternet sitesinde daha zengin, daha aktif bir içerik beklentisi hâkim.
- Ve hatalar: SABAH okurları bu ülkenin en bilgili ve meraklı "gönüllü gazete düzeltmenleri". Gazetenin denetlenmiş, düzgün bir Türkçe ile çıkmasını istiyorlar. Dil hataları, bilgi yanlışlıkları gazeteye olan güveni sarsıyor. Başlık ve spotlarla haber metinleri arasında çelişkili, yanıltıcı unsurlar bulunca mutsuz oluyorlar. Dış kaynaklardan çevirilerde hatalar, yabancı dil bilme oranı yüksek olan SABAH okurlarını geriyor.
- Hakkaniyetli ve dürüst olunmasını istiyorlar. Haber değeri taşıyan her haberin önemine atfen gazetede yer almasını bekliyorlar. Bulmayınca, "Ben niye filanca gazeteden bunu okuyayım?" diye kırgın sorular sormak yanında "Acaba bunun altında bir şey mi var?" diye merak da ediyorlar.
- Özellikle şiddet olaylarında veya özel hayata da değinen haberlerde çocukların ve kadınların haklarına ayrı bir özen gösterilmesini talep ediyorlar. Bireylerin hayatı boş yere kararmasın beklentisi çok güçlü.
- Bu ülkenin sosyal farklılıklarına, azınlık çoğunluk demeden, etnik ayrıma düşmeden hem haberde hem de yorumda saygı gösterilmesini, kimsenin bu nedenlerle aşağılanmamasını tercih ediyorlar.