Devam edelim.
Gene hafta içinde, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), derslere başörtüsü/türban ile girmeleri engellenen iki öğretmenin başvurusunu reddetti ama "usul hatası" buldu. Bu haber, büyük yankılar yaratan Anayasa Mahkemesi kararından birkaç gün önce Strasbourg'dan gelmişti.
Hadise şuydu:
Fatma Karaduman ve Sevil Tandoğan isimli iki İmam Hatip Lisesi öğretmeni, derslere Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin "din ve vicdan özgürlüğü", "yargı önünde eşitlik", "ayrımcılık" gibi hususları düzenleyen maddeleri ihlal edilerek girmelerinin engellendiğini savunmaktaydı.
Mahkeme ilk üç maddeden şikâyetleri "incelemeye değer" bulmamış, yani geri çevirmişti. "Eşit yargılanma" konusunda usul hatası bulmuş, ama tazminata gerek görmemişti.
Haber pek çok gazetede baş sayfadan veya içerde "büyük" verilirken, SABAH'ta iç sayfada, dipte, hayli küçük (14 satır) verilmişti.
Önemli bir fark da, başka gazeteler "başvurunun reddi" hususunu öne çıkarırken, SABAH'ın "adil yargılama"ya vurgu yapan AİHM: Adil Yargılama Yapılmadı başlığını uygun bulmasıydı.
Bu da bazı okurlarda "haberi saklamaya, gözlerden kaçırmaya çalıştınız", veya "saptırdınız" eleştirilerine yol açtı.
İnceleme yaparken, ortaya şöyle bir soru işareti çıktı: SABAH ve diğer gazete haberlerinde, AİHM'nin "incelemeye değer bulmama" kararını 3 Nisan 2007'de aldığı, 3 Haziran tarihli kararın ise sadece "adil yargılama" kısmı ile ilgili "ek karar" olduğu izlenimi doğuyordu.
Acaba bu haber "bayat" kısımları öne çıkarılarak yeniden mi servise konmuştu?
Bu durumda SABAH doğru davranmış oluyordu. Acaba öyle miydi?
Karara varmadan önce bazı Brüksel muhabirleriyle konuyu tartıştım.
Sonuç: AİHM, "ret" nitelikli kararını 3 Nisan 2007'de sadece davacı avukatlarına göndermiş. Bu tür ret kararları kamuoyuna açıklanmaz, çoğu kez internet sitesine bile konmazmış. Hiçbir gazete bu ret kararını geçen nisan ayı içinde bu yüzden vermemiş. Böyle bir davanın sonuçlandığından, işte bu "ek karar" sayesinde haberdar olmuşlar.
Yani karar büyük ölçüde "eski". Ama haber "yeni".
Hal böyle olunca, SABAH'ın habere hak ettiği önemi vermediği, "başvuru reddi" kısmını okurlardan esirgediğine hükmedebiliriz.
Muhabir Fikret Aydemir gereğini yapmış, haberi başlığıyla "başvuru reddi" üzerine kurgulamış, ama metin sayfaya hayli kırpılarak, eksik içerikle girmiş.
Tekrar edeyim:
Okurlar gazeteyi haberi nasıl verdiği, neden vermediği üzerinden acımasızca yargılar. Toplumun ana tartışma eksenleri ile ilgili haberlerin veriliş biçimi gazeteyi ya el üstünde tutar ya da dibe batırır. Tarafsızlık çok zordur, ama adil ve dürüst olunabilir.
Anlamı şudur: Önem taşıyan her habere sahip çıkmak ve değerine göre ona yer açmak.
Kuşkuları bu dağıtır.