Geçen hafta Pazar Sabah'ta yayımlanan Haşmet Babaoğlu mülakatı bir hayli tartışma kopardı. Bunun başlıca nedeni, Babaoğlu'nun Ahmet Hakan ve Mansur Forutan'la kavgasının ayrıntılarını anlattığı mülakatta bazı isimlerin geçmesiydi.
Bunlardan biri eski gazeteci Ali Boratav'dı.
Babaoğlu, Boratav'a atfen bazı sözler aktarmıştı.
Boratav, mülakatla ilgili olarak cevap hakkını kullanmak istedi ve ombudsmana başvurdu. Açıklaması şöyle:
"Haşmet Babaoğlu 22 yıllık dostumdur. Karşı karşıya olduğu bu haksız polemik çerçevesinde her zaman, yer ve koşulda yanında yer alırım. Ama kendisiyle konuşmalarımızda, Ahmet Hakan ya da bir başkasını kastederek, 'Hemen geliyorum ben de iki tokat atayım' şeklinde bana ait bir ifade yer almamıştır. Muhabirinizin, şahsıma atfen ve tırnak içinde verdiği bu ifadenin gerçeklik derecesini araştırmak, en azından, beni ve Babaoğlu'nu iyi tanıyan ilgili editörlerinizin sorumluluğu olmalıydı."
İçinde isimler geçen bir mülakat söz konusuysa o ismi geçenlerle mutlaka konuşmak gerekir mi? Hayır, her zaman gerekmez. Çünkü kişilerle ilgili yorum ve göndermeler iftira, suçlama içermeyebilir; 'ortak anılar' gibi... Yani, duruma göre karar verilir, cevap hakkı gözetilir.
Bu mülakatta şöyle bir nüans var: Babaoğlu, Ahmet Hakan'ı dövmekten söz ederken, Boratav'ın da bu "eyleme" destek verdiğini, ona ait olduğunu öne sürdüğü sözleri aktararak vurguluyor. Adam dövmek TCK'ya göre suçtur. O halde burada bir kişi "suça katılmak istiyormuş" havası var.
Bu açıdan ciddi bir iddia söz konusudur, işte bu nedenle Boratav'a "sen bunu böyle söyledin mi? diye sormakta yarar vardı. Şahsi kanaatim böyle.
Gelelim, mülakatı yapan kişiyi ilgilendiren bir diğer boyuta.
Pazar Sabah'ta mülakatın o haliyle (açıkça isimler ve suçlamalarla) verilmesine eleştiriler var.
Haşmet Babaoğlu, bu mülakat ardından bir yorumunda muhabir Şebnem Akson'la arasında bir karşılıklı yanlış anlaşma"dan söz etti. Ama pek çok kişide de "Babaoğlu'nun yazma dediği şeyleri de yazmış" izlenimi pekişti.
Konu geçen gün bir TV programında yeniden benzer imalarla gündeme gelince... Mülakatı yapan Şebnem Akson'a sormak elzem oldu.
Aldığım yanıt çok net ve sertti.
Aynen aktarıyorum:
"Ben eskiden beri tanıdığım Haşmet'le konuşurken sık sık kayıtla ilgili sözler ettim. Çünkü gazeteden cep telefonuyla yapılan konuşmalar üç dakikada bir kesiliyordu. Tüm konuşma her şeyiyle kayıtlıdır. 'Bunları yazma' dediği bölümler, aslında 'Bunları da yaz, bunu da yaz!' dediği bölümlerdir. Ben gazeteciliğimi zedeletmem, üstüne leke düşürtmem. Off the record'a (kaydedilmesi koşuluyla) saygının ne olduğunu da bilirim. Madem hâlâ böyle birtakım imalar var, ben bant kayıtlarını Sabah'ın internet sitesinde kamuoyunun takdirine sunacağım. Kim neyi yanlış veya doğru yapmış, kim töhmet altında bırakılıyormuş, anlaşılması için..."
Haşmet Babaoğlu ile yapılan röportajla ilgili bant kaydı için tıklayınız...