24 Kasım günü Sabah'ı alanlar, ön sayfada logonun üzerinde ilginç bir başlıkla karşılaştılar.
Fransız İşadamı Galleria'da Kaçırıldı diyordu başlık.
Altında da şu ifade yer alıyordu: "Pierre Tortel alışverişe gittiği Galleria'da iki kişi tarafından kaçırıldığını Fransa'daki eşine cep telefonundan bildirdi."
Merkez Haber Ajansı tarafından hazırlanan habere göre, Türkiye'ye sık gelen ve Türk dostları olan işadamı, Galleria'ya öğleden sonra gitmiş, kendisinden 5 saat haber alamayan dostu Cebbar Kılıçoğlu, cep telefonundan kendisine bir türlü ulaşamamıştı. İşadamının Fransa'daki eşi, daha sonra, kendisini cep telefonuyla aradığını, "beni kaçırdılar, cep telefonumu henüz bulamadılar" dediğini polise bildirmişti.
Cep telefonu gizli kalsa
Sabah okuru Şamil Gençer, "ben emekli bir polisim, bu haberinizi hiç tasvip etmiyorum" diyerek söze girdi. "Siz nasıl olur da gizli kalması gereken bu kadar önemli bir ayrıntıyı pervasızca yayınlarsınız? Eğer yazılanlar doğruysa, bu adam kaçıranların bilmediği bir cep telefonu taşıyor. Bu telefon onun dış dünyayla tek bağlantı aracı ve onun bulunması için çok yararlı olabilir. Acaba muhabirlere bu polis tarafından mı verildi? Öyleyse büyük hata. Ama sizin de özensizce bunu yayınlamanız da aynı derecede büyük hata. Bu haberi kaçıranlar okuyunca en azından adamın elindeki telefonu bulacaklar, kimbilir belki de hayatına, canına kastedecekler..."
Neyse ki öyle olmadı. Sabah, 25 Kasım tarihli haberinde Fransız işadamının "Afyon'un Dinar ilçesinde bulunduğunu" yazıyordu. Tortel, polise verdiği ifadede, iki kişinin kendisini zorla Galleria'dan alıp Haydarpaşa Garı'na götürdüğünü, sırasıyla Denizli, İzmir ve Isparta'ya götürüldüğünü, Isparta'da bir inşaat şantiyesinde ellerinin bağlandığını, buradan kaçtığını, otobüsle Afyon'a geldiğini anlatıyordu.
26 Kasım tarihli Sabah'ta haber Tortel'i Sabah'ın Haberi Kurtardı başlığı altında verilmişti. Habere göre Tortel cep telefonunu bacak arasına saklamıştı. Kaçıran kişiler 24 Kasım tarihli Sabah'la gelmişler, Tortel'le ilgili haberi hem kendisi hem de kaçıranlar okumuş, birkaç cep telefonu görüşmesi ardından kaçıranlar onu elleri bağlıyken bırakıp gitmişlerdi.
Uzun zamandır, bu kadar çok tuhaflığı bir arada barındıran, bu kadar çok soru işareti barındıran bir haber okumamıştım.
Gazeteciliğin artık klişe olmuş "N"lerinden biri "Neden?" sorusudur. Bu üç haber, ne yazık ki, okurlara eğer gerçekten bir adam kaçırma söz konusuysa "Bu hadise neden olmuş?, Bu adam neden kaçırılmış?" konusunda hiç yardımcı olmuyor. Kaçırılma biçimi ve güzergâhlarıyla ilgili Tortel'in açıklamaları var, ama ne bunları kime yaptığı belli, ne de verdiği ayrıntılar anlamlı. Ne cep telefonunun akıbetini öğreniyoruz, ne de "Sabah haberi işadamını kurtardı" ifadesinin doğruluğundan emin olabiliyoruz.
Ayrıntıların iyice açıklığa kavuşması için, Sabah'ın bu kadar önemsediği, üç gün boyunca izlediği bu ilginç haberi sonuna kadar devam ettirmesi gerekirdi.
Çünkü bu öyküde her gazetecinin aklını kurcalayacak tuhaflıklar var.
Gelelim okurumuz Şamil Bey'in uyarısına. Neyse ki, işadamı canını kurtarmış ve özgürlüğe kavuşmuş. Bu yüzden rahatça yorum yapma imkânımız var.
Evet, okurumuz haklı.
"Cep telefonu" ayrıntısının habere girmemesi gerekirdi.
Merkez Haber Ajansı Genel Müdürü Ramazan Kurnaz ile konuştum.
Gece gelen karar
Haberin öyküsü ilginç.
Polisten de doğrulatılan bilgiler, habere eklenerek, Sabah yazı işleri toplantısına sunulmuş, ama yazı işleri, işadamının ailesinin can güvenliği kaygıları nedeniyle haberi "tutmayı" (yani, yayınlamamayı) tercih etmiş. Ama...
23 Kasım akşamı gece yarısına doğru Anadolu Ajansı tüm ayrıntılarıyla haberi tüm gazetelere "servise koyunca", Sabah da haberi yayımlamaya karar vermiş.
Haberin yayımlanmasına itirazım yok, ama okurumuzun da işaret ettiği gibi, "cep telefonuyla aradı, daha bulamadıklarını söyledi" gibi ayrıntıları çıkararak verilmesi doğru olurdu.
Özellikle adam ve çocuk kaçırma olaylarında (ki ülkemizde bu olaylarda tedirginlik verici, belirgin bir artış gözleniyor) "hassas" ayrıntılara çok dikkat etmek gerekiyor.