Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

"Bir ben vardır bende, benden içeri" sorunsalı...

Dünya edebiyatını da etkileyen oyuncaklar var. Rusların "Matruşka"ları, Çinlilerin "Kutu"ları gibi... Bunları açtığınız zaman, içlerinden daha küçük matruşkalar ya da daha küçük kutular çıkar.
Örneğin Perestroika döneminde Moskova'da bir matruşka almıştım. Dışında Gorbaçov vardı. Açtıkça içinden Brejnev, Kruşçef, Stalin, Lenin ve derken Çar Deli (veya Büyük) Petro çıktı... Şimdi de dışı Putin olan matruşkaları açınca önce Yeltsin çıkıyor, arkasından eskisi gibi devam ediyor sıralama...
Rusça'da anne kelimesini karşılığı "Mat"tır... Ama bir evlat annesine "Mamuşka" diye seslenir... Bu "Matruşka" da herhalde bu iki kelimeden türemiş...
Her toplumun ve her bireyin dışı ile içi arasındaki farklılıkları bu oyuncaklar gibi, edebiyat ürünleri de konu almıştır. Bunların en ünlüsü Robert Louis Stevenson'un 1886'da yazdığı ve bir centilmen olan "Dr. Jekyll"in, zaman zaman "Mr. Hyde" olarak bir canavara dönüştüğünü anlatan romanıdır. (Strange Case of Dr Jekyll and Mr Hyde)

Canavara dönüşmek

Pazartesi akşamı NTV'deki programda Atilla Yayla bu durumun toplumsal örneğini, Almanların Yahudilere karşı uyguladığı soykırımdan verdi. Normal yaşamda komşusu ve dostu olan bir Yahudi'ye asla kötülük düşünmeyecek bir Alman'ın vahşi bir ırkçıya dönüşmesini irdelerken bazen kişilerin bazen de grupların, iyi insanların içlerindeki kötülükleri nasıl harekete geçirebileceklerini hatırlattı.
Bu durumu bir yazısında da satır başları ile şöyle ele almıştı:
"- Kişilerin, grupların veya kurumların melekleştirildiğine yahut şeytanlaştırıldığına, abartılı muhabbetin ve dinmek bilmez nefretin sağduyuyu ve insafı bastırdığına, öfkenin sükûnetin yerini işgal altına aldığına şahit oluyorum.

Toptancılık alışkanlığı

- İlkeli ve ahlaklı bir duruş, kolaycı genel hükümler vermek yerine, her tekil iyiye iyi, her tekil kötüye kötü demeyi gerektirir. Bunun gerekli şartı, toplutoptancı değerlendirme ve yargılamalardan uzak durmak ve olay olay, durum durum, an an değerlendirmeler yapma yoluna gitmektir.
- Kişisel sempatileri ve hoşnutsuzlukları abartmak da değerlendirmelerimizde yanılmamıza yol açabilir. Tapınma derecesinde sevgi ve nefret derecesine ulaşmış, öfkeyle bulanmış sevmeyiş gözümüzü bağlayabilir. Bizi sevdiğimizdeki kusurları, sevmediğimizde iyi şeyleri görememe pozisyonuna sürükleyebilir."
Açıkçası ben de bugünün Türkiye'sindeki siyasal kamplaşmalara bakarken, yakından tanıdığım yerli Dr. Hyde'ların, birden Mr. Jekyll'e dönüştüklerini gözlemlerken üzüntü duyuyorum.

İlkellik mi ilkelilik mi?
Acaba "Gezi Kalkışması", dolunayın bazılarında "Kurt Adam"ı ortaya çıkartması gibi bir etki mi yaptı? Ya da şişik egoların tatmin edilmemesi, siyasi iddiaları olmayanların da "Ya ben ya o" çizgisinde, kendilerini Başbakan Erdoğan'ın rakibi ve hatta düşmanı gibi görmelerine mi sebep oldu?
Bunun gibi barışı, uzlaşmayı, hizmeti ve birlikte yaşamanın erdemlerini anlatmaya yaşamlarını adamış muhterem insanları, maddi çıkar ve güç dengesi hesapları mı saldırgan görünümlere yönlendirdi?
Her güleryüzlü matruşkanın içinden nefret dolu bir başka matruşkanın çıkabileceği ihtimali her zaman vardır. Bu durumu bazıları "İlkelilik" olarak görse bile, bu çaptaki değişim kesinlikle ruh sağlığının göstergesi olamaz.
Demokratik siyaseti buna kurban etmek ise, ne akla ne mantığa sığar.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA