Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

Kızmak yerine anlamaya çalışmak alternatifi

Biz gazete köşe yazarları olarak "Karar veren" konumunda değiliz...
Bizler karar verenler tarafından yönlendirilen olayları ve gündemi yorumlarız.
Taraf da tutabiliriz.. Ama eğer biraz aklımız ve deneyim birikimimiz varsa, desteklediğimiz ve yanında yer aldığımız siyasetçilerin kararlarında fazla etkili olmadığımızı da biliriz.
Özellikle siyasetteki riskler, bizim taşıdığımız risklerden çok farklıdır... Bizim risklerimiz "Yanılmak" ve "Okurlarımızı da yanıltmak" gibi hususları içerir. Özellikle Ortadoğu siyasetindeki riskin çapını ise "Bir bayramlık bir de idamlık giysim" var diyen Başbakanların söylemlerinden anlayabilirsiniz.
Siyaset dünyamızdaki son gelişmeler de, kıran kırana bir mücadeleye tanık olduğumuzu göstermekte... "Darbe girişimleri" ve "Paralel devlet yapılanması" gibi olgular, "Demokratik rekabet" kavramını yine unutturmuşa benziyor.

Zirvede birlik var

Bundan sonraki gelişmelerin yönünü, hem "Yürütme"ye hem de "Yasama"ya hâkim olan Başbakan Erdoğan'ın belirleyeceği kesin...
Bu noktada Başbakan Erdoğan'ı sadece eleştirmek veya ona kızmak olayların yönünü doğru biçimde öngörmeye yetmeyebilir.
Erdoğan'ın sözlerinden ve davranışlarından, alacağı kararları anlamaya çalışmak galiba daha doğru bir yöntemdir.
Bu bakımdan cumartesi günkü
"Kahvaltılı Sohbet Toplantısı" gazetecilik mesleği açısından gelişmeleri tahmin etmek konusunda çok yararlı oldu.
Örneğin "Cumhurbaşkanı kim olacak" sorunsalına Başbakan Erdoğan'ın verdiği şu cevap, konuya ilk aşamada ışık tutacak netlikteydi:
"- Cumhurbaşkanımız Sayın Gül ile beni karşı karşıya getirmeye çalışıyorlar.
Bu mümkün değil. Böyle bir sorunumuz yok. Vakti gelince ilgili kurullarımız kendi arasında görüşür ve milli irade de dikkate alınarak karar verilir.
"

AK Parti ve Cemaat

Kamuoyunun fazlaca ilgisini çeken "AK Parti- Cemaat" gerginliği konusunda da, Başbakan'ın şu söylemlerini herhalde not etmemiz gerekiyor:
"- Bu iş medyadaki salvoların ötesine geçti. Önlem almak zorundayız.
Ama bir kıyım yapmak mümkün olabilir mi? Böyle bir şey asla akla gelmemeli.
- Dershane ve atamalar konusunda pazarlık teklifi yapılıyor. Bu pazarlığa girmeyiz.
Bu düzenleme açıklandığı şekilde yapılacaktır.
- Her söylenende keramet arayanla, haktan başkasını tanımayanlar arasında bir fark var. Ubudiyet konusu önemli... Kula kul mu olacağız, Hak'ka mı tapacağız?
- 17 Aralık komplosundan önce bazı duyumlarımız vardı. Komplonun tetikleyicisi dershane tartışmaları oldu. Ama böyle bir hamle beklemiyorduk."

Fırtına geliyor

Fethullah Gülen'in Cumhurbaşkanı Gül'e gönderdiği mektuptan "Islak imzalı" yazılı bir metin olarak söz eden Başbakan, mektubun içeriğini de "Dershaneler konusudur ve atamalar konusudur" diyerek özetledi. Ve mektuba cevabını da "Dershane ve atamalar konusunda pazarlığa girmeyiz" şeklinde verdi.
Görüşlerini her zaman özenle değerlendirdiğimiz Hüseyin Gülerce'nin bir televizyon kanalında, kamuda Gülen Cemaati'ne dönük bir operasyonun (veya fırtınanın) geleceğine dönük endişeli sözleri, bu gelişmelerin bundan sonraki aşamalarının işaretçisi olabilir. Ve "Paralel Devlet" kavramı ile "Kamudaki Cemaatçi yapılanma"nın ifade edildiği açıkça anlaşılır hale gelir.
Keşke olaylar bu noktaya gelmeseydi...
Keşke Fethullah Gülen beddua etmeden önce yazsaydı bu mektubu... Ve keşke devlet içinde hiçbir cemaate veya ideolojiye dayalı bir yapılanma olmasaydı.
Ama biliriz ki, olanla ölene çare yoktur.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA