Fıkrayı bilirsiniz...
Cemaatten biri kilisede girip papazı vaaz kürsüsünün altında bir kadınla uygunsuz vaziyette yakalayınca "Bu ne densizlik" diye bağırmış.
Yerdeki papaz başını kaldırmış, acı acı gülümsemiş ve "Densizlik değil, yersizlik" diye cevap vermiş adama...
TBMM kürsüsünde bir CHP milletvekilinin Mısır'daki olayları Türkiye siyasetine taşıyan cümlelerini duyunca "Acaba yersizlik mi yoksa densizlik mi" diye düşündüm.
Şöyle demiş bu milletvekili:
"- Zannediyor musun ki Tayyip Erdoğan, aldığın 5 bin polis seni koruyacak.
İşte gördünüz. Mursi ne duruma geldi. Onun da çevresinde çok polis vardı.
Dolayısıyla hiçbiriniz kendinize güvenmeyin. Bu memlekette sizin aklınızın ermediği bazı gerçekler var."
Belki de iktidarsızlık
Önce "Bu olsa olsa densizliktir" diye düşündüm. Ama sonra Twitter'de CHP'nin üst düzey bir yetkilisinin attığı mesajı görünce "Bu ne densizlik ne de yersizlik, bu sadece münasebetsizliktir" kararına vardım.
Bu mesaj da şöyleydi:
"- Mısır'daki gelişmeler çok önemli. Demokrasinin sadece sandıkta olmadığının bir göstergesi. Türk siyaset kurumları ders çıkartmalı."
Seçim sandığından bir türlü çıkmayı başaramayan sözde demokratların Mısır'daki askeri darbeye duydukları hayranlık karşısında "Aslında bu bir siyasi iktidarsızlık" da diyebilirsiniz.
Ama bir yerde bu hezeyanlar kendi ülkelerinin demokrasi serüveninin Mısır'dakinden ne tür farklar içerdiğini görememekten kaynaklanan bir cehaletin sonucu da olabilir.
Farklı deneyimler
Türk siyasetinde çok partili demokrasiye geçildikten sonra "Kürt realitesi" dışında tüm siyasi eğilimler ve bu arada "Siyasi İslam" da devreye alındı. Şimdi DSP ile Kürt Realitesi de siyasi devrede değil mi?
Büyük merkez- sağ koalisyonlar olan Demokrat Parti'de de, sonraki Adalet Partisi'nde de Mukaddesatçı-
Muhafazakâr kanatlar da, Milliyetçi kanat da vardı. Erbakan Adalet Partisi'nden aday olamayınca "Milli Görüş"e dayalı olarak önce Milli Nizam Partisi'ni kurdu. Bu parti 12 Mart darbesi ile kapatıldıktan sonra da Milli Selamet Partisi kuruldu.
Türkeş de önce CKMP'ye girerek, sonra MHP ile Milliyetçi kanadın özerkliğini ilan etti.
Bugün Mısır'daki darbeye hayranlık duyan CHP'liler 1974'te eski Genel Başkanları Ecevit ile Erbakan'ın kurdukları CHP-MSP koalisyonunu hatırlasalar, Türk demokrasi serüveninin Mısır'dakinden farkları üzerinde biraz olsun akıl yormayı düşünürler.
Cahillik ve ayıp
Neticede Mısır'daki askeri demokrasinin hiçbir döneminde Siyasi İslam devreye alınmadı...
Hep yasa dışı olarak görüldüler.
Bu nedenle yönetim konusunda deneyimleri olmadı. Kendilerini de yenileyemediler.
Demokraside seçim sandığının dolayısıyla iktidara gelmenin alternatifi olarak hâlâ askeri darbeyi görmek ve bu çarpık düşünce nedeniyle Mısır'ı Türkiye'ye örnek göstermek, gerçekten hem cahilliktir hem de ayıptır.
Eski genel başkanlarının bir kasetle devrilmesi karşısında dut yemiş bülbüle dönüp bir konu mankeninin peşinden koşmak kadar ayıptır bu.