Nereye gideceğinize karar vermeden üzerinde nelerle karşılaşacağınızı bilmediğiniz bir yola koyulmanız, macera yaşamayı göze aldığınızı gösterir.
Çoğulcu demokrasiyi hayat tarzı olarak seçmiş toplumlarda, büyük çoğunluklar siyasi maceralardan hoşlanmazlar.
Gezi Parkı eylemcilerinin evlerine dönmek yerine "Direniş" adını verdikleri macerayı sürdürmeye karar vermelerinin en gözle görülür sonucu, istikrarı ve gelişmeyi temsil eden AK Parti'nin oylarının artması olacaktır.
Neticede Türk toplumu sokak eylemlerinin ülkeye de demokrasiye de telafisi mümkün olmayan zararlar verdiğini, defalarca görmüş, deneyimli bir kitledir.
Sokak eylemleri ile meşru yönetimleri devirebileceklerini zanneden maceracılar Osmanlı'nın reform çabalarını engellemişlerdir. "Kazan kaldırma" denemeleri ve "Darbecilik" imparatorluğun sonunu getirmiştir.
Yaşayarak gördük
Bu alışkanlıkların Cumhuriyet dönemine aktarılmasının sonuçlarını ise yaşayarak gördük.
Seçilmiş iktidarların seçim yoluyla değiştirilmeleri yerine Derin Devlet güdümlü maceralarla devrilmelerini amaçlayan eylemler, Türkiye'nin "Kayıp yıllar"ına dayandı.
Sorunlara çözüm üretilmek yerine bunlar kriz konularına dönüştürüldü. Evrensel uygarlığın insan hayatına getirdiği kolaylıklar, ülkemize hep gecikerek geldi.
"Derin toplum" bu kısır döngünün artık geride kaldığını düşünüyor.
21'inci yüzyılın "Türk Asrı" olacağına dönük hayalin gerçek olabileceği inancı var toplumda...
Sessiz çoğunluk
Hem gelişmiş ve müreffeh, hem demokratik ve özgürlükçü, hem de devletin halkı ile barışık olduğu bir Türkiye Cumhuriyeti'nin işaretleri alınmaktayken, bu hedefi sokak maceralarına kurban etmeyi büyük çoğunluğun kabul etmesi mümkün değil.
Hoşgörü ve özgürlük aradıklarını iddia edenlerin sokak eylemleri ve direnişler yerine bu arayışları seçim sandığında bulacaklarına inanan geniş kitleleri veya sessiz çoğunluğu anlamaları gerekiyor.
Neticede "Devlet" her anlamda düzen, istikrar, güvenlik de demektir.
Dünyanın hiçbir gelişmiş demokratik ülkesinde "Gençlik" hukuk düzeninin yok sayılmasının, sokağın karar merkezi olmasının gerekçesi kabul edilemez.
Maceradan zafer çıkmaz
Ailelerinin geçiminin, işlerinin gelişmesinin sorumluluğunu taşıyan kitleleri, sokak eylemleri bunaltır.
Kısacası "Direnişe devam" kararını alanlar, bu kararın sonuçlarını pek hesap etmişe benzemiyorlar.
"Yumuşama", "Diyalog", "Uzlaşma" gibi gerçekleşmeye başlayan beklentileri, direnişe devam kararı ile reddettiler.
Maceradan zafer çıkamayacağını göremediler...
Seçim sandığından çıkan sonuçların demokraside "Zafer" olarak kabul edildiğini bilmiyormuş gibi davrandılar.
Acaba "Bilişim Çağı"nın tek ürününün Twitter olduğunu mu zannediyorlar?